Gündelik hayatta ilişki bağımlılığının tanımı kabaca; “kişinin ayrılması gereken bir ilişkiden ayrılamaması olarak” olarak yapılır.
Gündelik hayatta ilişki bağımlılığının tanımı kabaca; “kişinin ayrılması gereken bir ilişkiden ayrılamaması olarak” olarak yapılır.
Kuşkusuz birisi kendine “aşık mıyım, bağımlı mıyım” sorusunu sorma ihtiyacı hissetmişse, bir zamanlar aşık olsa da “artık” değildir. Bu soru, akıl ve kalp arasında bir “çelişkiyi/çatışmayı” gösterir. Oysa Aşk; akıl ve kalp arasında “senkronizasyon” halidir.
Kimbilir kaç gecedir uykusuz olduğu göz kenarlarındaki kızarıklardan belliydi. Benimse uykusuz kaldığımda gözlerim kısılır. Dağınık saçları, haftayı geçmiş sakalı, yorgun sesiyle “Ben” dedi “Eşimin beni aldattığını düşünmekten kendimi alamıyorum.” “Yani” dedim “Eşinin seni aldattığını düşünmüyor, ancak bu düşüncelerin zihninden geçmesini engelleyemiyor musun?” “Böyle söyleyemem” dedi. “Peki, ne söyüyorsun?” dedim.
Kuşkusuz insanoğlunun en derin ve iflah olmaz hastalığı, yüreğinde hissettiği ve neden/nasıl oluştuğunu bilmediği “zorlanma” hissini dışarıda bir yerde çözebileceğini düşünmesidir.
“”Hocam evli misiniz?” “Hayır, bekarım.” “Hiç evlendiniz mi?” “Evet, 4 kez.” Hayretten meraka oradan istihzaya kayan bir bakış ve ardından “Terzi kendi söküğünü dikemiyor galiba” Yüzümde tebessüm…
Baba kızına der ki “akşam eve hava kararmadan geleceksin.” Kızı sorar “ama erkek kardeşim daha geç gelebiliyor?” Baba der, “sen kızsın!”
Bitmeli bu ilişki. Ama nasıl? Bitirilmesi konusundaki kesinlik o kadar kati ve elzem ki, “Neden?” sorusunu sormaya bile gerek yok. Aldatılmışsın bir kere. Nedeni olur mu bunun? Hangi kitapta tövbesi var? Hangi kul affeder? Ama’yla başlayan hangi cevap inkar edebilir aldatılmayı? Ağlasan, zırlasan, binbir pişmanlık içinde nadim olsan, ne fayda. Aldatılmışlığımın acısını dindirir mi; […]
Gözlerini kaçırdı gözlerimden. Oysa, ne düşündüğümü deli gibi merak ediyor. Biliyorum, hissediyorum bunu. Ne var ki duymaktan, gözlerimde göreceği şeyi görmekten duyduğu korku yüzünden; kendinden kaçtığı gibi kaçıyor gözlerimden. Oturduğu koltuğun sağındaki cama baktı uzun uzun. Sonra tavana, sonra yere, sonra sonra sonra… Gözleri, benim dışımda her yerde gezinip durdu. An an bakıp, ne düşündüğüme, […]
Neden yapar ki bir insan bunu kendine? Bekarken ayrılamadığın birinden, evlendiğinde ayrılabileceğini nasıl düşünürsün? Akıl denilen o fakir, nasıl bir yoksulluk içine düşer ki, insanın önünü görmesine engel olur? Ortada değil midir; bekarken ayrılamadığın birinden, evliyken ayrılmanın katbekat zor olacağı gerçeği… Dışarıdan bakıldığında böyle görünüyor, Lakin, madolyonun başka yüzü var: Bazıları için ayrılık, ancak evlenildiğinde […]
Adama ne desem, bilemedim. Desem ki, “Eşini kaybettiğin için çok üzgünsün, onu kazanmak, onu mutlu etmek için elinden geleni yapmak istediğini söylüyorsun, ama istemediği halde onu ilişkiye zorluyorsun. İsteksiz olduğunu gördüğün, seni kırmamak, aranızda tartışma çıkmasın diye, sesini çıkarmadan, bir ölü gibi yanına yattığını gördüğün halde, onunla sevişiyorsun… Onu mutlu etmeye çalışmak bu mu!?” diyemedim. […]