Yedekleme
YEDEKLEME
15 yaşından bu yana ilişkilerim hep oldu.
O yaşımdan bu güne, ilişkimin olmadığı bir dönemi hatırlamıyorum.
Çoğu zaman “birden fazla” ilişkiyi “aynı anda” yaşadım.
Yürüyen ilişkimin her zaman bir “yedeği” vardı.
Bu yüzden ayrıldığım sevgililerimden tamamen ayrılmaz, ilişkide son noktayı koymaz, “yarın ona ihtiyacım olur” diye kenarda tutardım.
Telefonlarını telefon rehberimden silmezdim.
Bir kavga durumu, bir ayrılık süreci yaşarsam rehberdeki isimlere göz gezdirir, o an için bana kendimi değerli hissettirecek birini seçer ve iletişim kurardım.
2005 yılının kasım ayına kadar hiçbir ilişkime “sadık kalmadım”.
Tüm ilişkilerimde, ilişkim sürerken hayatımda her zaman “başkaları” vardı.
Sadece tutku duyduğum, aşık olduğum zamanlarda ikinci ilişkiyi hayatıma almadım, buna ihtiyaç hissetmedim.
“Yedekleme ihtiyacımın” seyri 2005 Kasımına kadar bu şekilde ilerledi.
2005 Kasımında karşı cins ilişkilerine “bağımlı” olduğumu fark ettim.
Kaybettiğim eşimi aldattığım için kendimi suçlamaya devam etsem de, benzer davranışları yinelemeye devam ettiğimi fark ettim.
Karşımdakini aldatmamın nedeninin, onu kaybetmekten, yalnız kalmaktan, kendimi değersiz hissetmekten korkum olduğunu, onu kaybetmemek için kendim olmaktan vazgeçtiğimi anladığımda, “aldatma” davranışımı terk ettim.
Başka birinden bu denli korkuyor olmak ağırıma gitti.
Birini kaybetmekten korktuğum için duygularımı, düşüncelerimi, yaşantımı gizlemek zorunda kalmak, karşımdakinin benden daha değerli/benim değersiz olduğum hissini/düşüncesini yaratıyordu.
Birinden bu kadar çok korkmayı kendime yediremedim.
Korktuğum için kendim olmaktan vazgeçmeyi kendime yediremedim.
Ve bu davranışımı değiştirdim.
Son eşimle yaşadığım 2,5 yıllık ilişkide bu davranışımı bıraktım (bir nüansla).
O ilişkide çok fazla yıpranmamın, zayıf düşmemin, yoğun korkular, yetersizlik hisleri yaşamamın en önemli sebebi; savunmamı bırakmış olmamdı…
O ilişkide, tek başıma karşımdakinin karşısında duramadığımı, korku, endişe, yetersizlik hislerimle başa çıkamadığımı gördüm.
Bugün ilişkilerime olan bağımlılığım bitmiş “değil”.
Halen devam ediyor.
Şu an bir ilişki yaşarken ikinci bir ilişkiyi yedeklemeye ihtiyaç hissetmiyorum.
Ancak ne zaman ki ilişkide sorun başlıyor, kendimi değersiz, yalnız hissetmeye başlıyorum, ilişkide bir kriz, kavga, gerilim yaşanıyor;
zihnim “başka biriyle ilgili bir arayışa” gidiyor.
Zihnim başka bir “seçenek” arıyor…
Fark ettiğim anda kesilse de, bir süre sonra yine aynı noktaya geri dönüyorum.
Yedekleme sorunumu ikinci bir ilişkiyi yaşama sorunum olarak çözsem de (davranışlarımı kontrol altında almak) bağımlılığım “zihinsel sorunum” olarak devam ediyor.
İlişkimde kriz yaşadığım zamanlarda, bana gelen karşı cins yaklaşımlarına karşı “açık hale” geliyorum.
Karşımdakiyle bir şey yaşamasam, flört etmesem de, karşımdakinin bana karşı ilgisi olduğunu hissetmeme rağmen iletişimden geri “çekilemiyorum” (çekilmiyorum).
İlişkimde süreç normal ilerlerken geri durduğum kişilerin bu dönemdeyken gelen iletişim taleplerine direnç “göstermiyorum”.
Ta ki ilişkimdeki gerilim düşüp, ilişkim normal hale gelinceye kadar…
İlişkim normal seyre girince, bu ilişkilerden geri çekiliyorum.
Zihnimi durduramıyorum!
Bunu neden yapıyorum?
Bu ihtiyaç beni yaşadığım ilişkide zayıf düşürüyor.
Kendim gibi olmakta zorlanıyorum.
Kendimi erteliyorum.
Bu erteleme bana, özgürlüğümü yitirmişlik hissiyle geri dönüyor.
Kendim gibi olamamanın yarattığı zayıflık, karşımdakine kırıldığım zamanlarda öfke olarak ortaya çıkıyor, bu da başka bir sorun.
Zihnim bunu neden yapıyor?
Birine bağlanmak mı istiyorum?
Biri bana bağlansın mı istiyorum?
Özellikle ilişkide kriz yaşadığım zamanlarda, karşımdakinin davranışlarıyla kendimi değersiz, istenmeyen biri gibi hissettiğim durumlarda, ayrılığı düşündüğümde bu düşünceler daha fazla yoğunlaşıyor.
Zihnimin başka biri arayışı, bir değer arayışı mı?
Yalnızlıktan kaçınma mı?
Yoksa kendimi güvende hissetmeye mi çalışıyorum?
Bilmiyorum…
Bu süreçte kendimde fark ettiğim bir şey daha var;
Zihnimin benim kontrolümde olmadığı yani “istençsiz” düşündüğüm anlarda, zihnim hep kaygılarımla ilgili düşünüyor.
Üç temel kaygı alanım var:
“İlişkim”,
“İşim”,
“Varoluşum”
Bu üç ayrı kaygı alanından hangisi dış ya da iç bir faktörle tetiklenir ve yoğunlaşırsa, diğer ikisi geriye çekiliyor.
Ancak şu var ki; işim ve ilişkimle ilgili kaygılarım varoluşla ilgili kaygılarımdan her zaman daha baskın.
Bunlardan biri ortaya çıktığında varoluş kaygım geri plana çekiliyor.
Bunlar arasında bir bağlantı var mı?
Hangisi hangisini doğruyor?
Bunu henüz anlamış değilim.
Ancak zihnimin bu üç kaygı alanı arasında mekik dokuduğunu görüyorum.
Zihnimin benim kontrolüm dışında çalışmasının nedeninin bu kaygılarım olduğunu, kaygılarımı gidermek için sürekli bir arayış ve plan içinde olduğunu görüyorum.
Yalnız olduğum, dikkatimi bir şeye odaklamadığım zamanlarda zihnimi, kaygılarımı giderecek düşünceleri geliştirirken buluyorum.
İyice yoğunlaştığı zamanlarda zihnim kaygı giderici düşünceleri hiç bırakmıyor, bir yandan gündelik hayatımı sürdürürken, zihnimin arkasında bu düşünceler geçiyor.
Kaygı azaltıcı düşüncelerim, kaygı halinden kaçındığım için geliyor.
Farkında olmadan kaygı haline karşı direnç geliştirdiğimi görüyorum.
Ben kaygıyı kabul etmek istesem de zihnim kabullenmiyor ve gerilimi giderecek düşünceler geliştirmeye başlıyor.
Zihnimin işleyişini fark ettiğim anda kendimi rahatlamış hissetmemin nedeni bu.
Çünkü zihnimin o andaki işleyişinin kaygıdan kaynaklandığını görüyorum ve bunu fark eder etmez kaygımı da görüyorum.
Kaygımı anladığımda ise gerçekçi olmadığını fark ediyorum.
Ve gerilim hali düşüyor.
Ancak bir süre sonra yeniden geliyor…
Bu farkındalıklar bana, zihnimin işleyişinin yavaşlayabileceğini hatta benim istediğim zamanlarda aktif olup istemediğim zamanlarda durulabileceğini gösteriyor.
Zihnimin benim istediğim zaman çalışmasını istiyorum.
İstemediğim zamanlarda istemediğim düşüncelerin gelmesi beni yoruyor.
Enerjimi alıyor, zihnimin berraklığını azaltıyor.
Geçmişe oranla kaygılarım daha az, kaygılarım azaldıkça zihnimin de eskiye göre daha sakin daha telaşsız düşündüğünü görüyorum.
İstediğim zaman istediğim şeyi düşünmem mümkün mü?
Zihnimi kontrol altında almam mümkün mü?
Bilmiyorum…
Olsun istiyorum…
Yine bir kriz durumu…
Zihnim savrulup duruyor.
Eski ilişkilerim, bana ilgisi olduğunu hissettiğim kadınlar, aktarımı olan danışanlarım ve gerçekçi olmayan daha pek çok seçenek…
Zihnimin durmasını istiyorum.
Onu izlemekten yoruldum.
“Zihnim!
Ne olur, dur artık!”