YARASINI SAKLAYAN ÇOCUKLAR
“Parktayım…
Rüzgar onuyor, ben onu izliyorum.
Yanıbaşımda bir çocuk denge tahtasında düştü.
Annesi tutmaya çalıştı, yetişemedi.
Çocuk yerden kalktı ve ağlayarak hızla oradan uzaklaştı.
Bir yandan eliyle yüzünü tutup kapatıyordu.
Annesinin yüzüne bakmak istemesine tepki gösterdi, yaklaştırmadı.
Anne yaklaşmak istedikçe o kaçtı.
Kadın uzağında durdu “tamam sadece bakayım, dokunmayacağım” dedi.
Çocuk yine de annesini yaklaştırmadı.
Kendi kendine ağladı, sonra sustu ve oynamaya devam etti…”
Çocuğun bu davranışının nedeni,
annesinin yarasına dokunup acıtmasından korku olarak açıklanabilir.
Belki de böyle değildir!
Belki de çocuk canı “gerçekten” yandığı her defasında kendini kendine saklıyordur!
Belki de çocuk bugün şu anda burada yaptığı şeyi herzaman yapıyordur, yapacaktır;
Ne zaman canı yansa yarasını kimseye göstermeyecek,
Yalnız ağlayacak,
Yalnız korkacak,
Endişesini yalnız giderecek,
Yalnızlığının yakıcılığından kurtulmak için insanlara yaklaşsa da
Kendini farkında olmadan hep onlardan koruyacak,
hep yalnız hissedecek,
Hayatı hep yarasını sarmak için insanlara yaklaşıp ve güvenmeye çalışarak ve aynı zamanda bundan şiddetle korkarak geçecektir…
Belki de böyle değildir.
Gördüğüm şey, belki de sadece gördüğüm şeydir!
***
Ergen yaşta oğullarına cep telfonu alma hususunda anne baba tartışır:
Genç iphone ister.
Genç adam telefonun parasının büyük kısmını harçlıklarından biriktirmiştir, geri kalanı içinse ailesinden destek ister.
Baba oğlunun daha uygun fiyatlı bir telefon almasını, “marka bağımlısı” olmamasınıister.
Oğulunun isteğini reddeder.
Anne oğlunun bu isteği için çok emek harcadığını, engellenirse psikolojisinin bozulacağından endişe eder.
Ben olsam böyle bir durumu nasıl karşılardım?
Diyeyim;
Rüzgarı hootwilss oyuncaklarına bayılır.
Şimdilerde ona ayda bir hootwilss alma hakkı için beklemeyi öğretmeye çalışıyorum.
30 dan geriye sayıp “hotwilss oyuncağına bu kadar gün kaldı!..” anlamasını sağlamaya çalışıyorum..
İnsan olmak,
Hazları ertelemeyi, dürtüleri kontrol altına almayı öğrenmek demektir der Freud..
İşin içine bastırma girince bunun nevrozun kökeni olduğunu belirtir, dinin kökeni’nde ve diğer pek çok kitabında…
Çocuklar üzerinden yapılan gözlemler şunu gösteriyor;
hazlarını erteleyebilen, dürtülerini kontrol edebilen çocuklar ileriki yaşamlarında kendilerini diğerlerine göre daha çok gerçekleştiriyorlar…
***
Meşhur olunca yaptığın iyi işler kadar kötü işler de hızla yankılanır,
hatta kötü işler daha büyük bir hızla yankılanır.
Ahmet Kural, sevgilisi Sıla’yı dövdükten sonra yaptığı açıklamalarla da gündem oldu.
“Itişip kakışmıştık,”
“Az vurmuştum,”
“Niyetim öyle değildi,”
“O da bana şöyle dedi, böyle yaptı.”
Falan filan…
Şiddet kullanan biri bu sözleri söylüyorsa, işlediği şiddetten daha kötüsünü yapıyordur;
Şiddeti onaylıyordur!
Çevresine de bunu aşılıyordur!.
Toplumsal algı böyle oluşur!
***