UYUM
Flört etmek, heyecan verici olduğu kadar,
aynı zamanda zorlayıcı yönleri olan bir deneyimdir.
***
Flört etmek istediğimiz kişiye yaklaşmak isteyip
bunu ne zaman, nerede ve nasıl yapacağımızı bilememe hali,
hepimizin yaşadığı süreçler…
Ilişkinin her aşaması farklı bir stress/kaygı alanıdır.
Sevdiğini ne zaman söylemeli?
Erken bulunur mu?
Abartılı görünür mü?
Böyle görülmese de ya o aynı duyguyu hissetmiyorsa!
Elini ne zaman tutmalı?
Hangi ortamda tutmalıyım?
Ne zaman öpmeliyim?
Nasıl öpmeliyim?
Sormalı mıyım yoksa ben mi karar vermeliyim?
Sorarsam zayıf, sormazsam bencil görünür müyüm?
***
Bunlar kişi tarafından daha başka önce bir ilişkide deneyimlenmemişse,
daha büyük bir stress kaynağıdır.
Yukarıdaki kaygıların oluşmasındaki önemli faktörlerden biri,
“bağlanmanın derinliğiyle” “tensel yakınlaşmanın” senkronize olup olmamasıdır.
Hissedilen duygunun derinliğiyle (bağın derinliği) tensel yakınlaşma arasında bir senkronizasyon “olması”,
ilişkide “gerilim” oluşmasını engeller.
Gerilimden kastım,
o an o şeye karşın garipsenme,
o şeye o duruma ait olunmamanın getirdiği yabancılaşma,
bu yabancılaşmanın getirdiği huzursuzluk halidir.
***
İlişkinin duygusal bağlanımı cinsel yakınlaşmanın önünde, daha yoğunsa gelişmişse (bu taraflardan biri için de ikisi için de mümkündür) kişiyi diğerine karşı endişelendirir, bu endişe “mesafe” oluşmasına neden olur.
Birlikte olunmayan zamanlarda yakınlaşma hayali kurulurken,
birlikte olunduğu zamanlarda tuhaf bir gerilim, herşeye alınganlık, iletişime odaklanamama, yoğun bir gerginlik kendini gösterir.
Kişinin bunu ifade edememesi ya da etmemesi durumu daha da sıkıntılı hale getirir.
Kişi o an orada değildir.
***
Bir başka anomali ise duygusal bağlanımın olmadığı ya da yetersiz olduğu bir durum söz konususyken tensel yakınlaşmanın gerçekleşmiş olmasıdır.
İlişkinin yeni başlamış olması ya da uzun sureli olması sonucu değiştirmez.
Gerçi son 10 yılda giderek artan bir ivmeyle gördüğümüz,
ilişkinin bağ oluşmadan tensel yakınlığın ortaya çıkıyor olmasıdır.
Cinselliğin, bağın hızının önüne geçmesidir.
Hızlı yaşanan cinsellikleri (gecelik ilişkiler) kast ediyorum…
Bu ilişkiler cinsel hazzın daha yoğun şekilde hissedilmesini zorlaştırır ve hatta bu ilişkilenme biçimi bir hayat tarzına dönüşürse,
cinsel arzu kaybı,
küntleşmeler görülebilir.
Bağ oluşmadan meydana gelen cinsellik,
özünde “tek” kişiliktir.
Cinsellik “bizler” için sadece bir “çiftleşme” eylemi değildir.
Fiziksel bir eylemin ötesine geçeriz bu deneyimle.
Bu ötesine geçiş, cinsellikten alınan hazzı da artır.
Cinselliğin aradaki bağa oranla hızlı gerçekleşmesinin yarattığı bir başka olumsuzluk;
kaygıdır.
Kişinin karşı taraftan nasıl algılandığıyla ilgili enişeler,
performans kaygısı,
karşı tarafı tanımadığı için ne zaman neerde nasıl davranacağını bilememe hali cinsel eylemi kişi için “huzursuz” edici bir deyime dönüştürür.
Ya da kişi bu huzursuzluğu yaşamamak için yaşanan cinselliği “tek” kişilik bir cinsel eyleme dönüştürür.
Yaşanan bu ilişkilerden sonra pek çok kişide garip bir suçluluk hissi ortaya çıkar (sadece kadınlar da değil erkekler için de böyledir).
Bazen kişinin kendisine ihanet ettiğiyle ilgili düşüncelerin suçluluk hissi,
bazen karşı tarafa devamı gelmeyecek olan bir bağ sözü verdiğinin suçluluk hissi..
Ayrıca,
tanımadığımız, güvenmediğimiz, bağlanmadığımız, onanmadığımız birisiyle bu kadar yakınlaşmış olmanın getirdiği;
çıplaklık hissi.
***
İlişkide senkronizsasyon tutturmak zordur.
Bu zorluklara “cinsler arasındaki” farklılık ve “kişilikler arasında da farklılık”ları eklediğinizde, senkronizasyon meselesi tam bir “bilmeceye” dönüşür.
Sonu bilenen bir film izlemek gibi olsa da
belki de ilişkiyi bu kadar gizemli, heyecan verici, çekici yapan şey budur.
***
Peki,
Bu işin doğrusu nedir?
Bu işin doğrusu yok
Bunlar tecrübe edilmesi gereken süreçler…
Bunları deneyimlemeden gerçekten ne istediğinizi,
neyle mutlu olduğunuzu, ne aradığınızı bilemezsiniz.
Ilişki bir kitaptan okuyarak öğrenibilecek bir şey değil.
Bunu bize kimse öğretemez.
Anlamanın tek yolu, deneyimlemektir.
Kimbilir belki de senkrosnizsasyonsuzluktur size mutlu eden şey!..
İyi pazarlar…