ŞEMA TERAPİ NEDİR, İŞE YARIYOR MU?
Terapistler arasında hızla yayılan, bir yanıyla eskinin devamı diğer yanıyla yeni şeyler söyleyen, hemen her psikoterapi ekolünden alıntılar yapan bir psikoterapi ekolü/biçimi Şema Terapi..
Batıdaki yaygınlığını bilmiyorum, ancak Türkiye’deki popülerliği giderek artıyor, artacak gibi de görünüyor.
“Şema”, Şema Terapinin merkezindeki kavramdır.
“Şema”yı anlamak terapiyi anlamanın temelini oluşturur.
***
Size de tanıdık gelecek ve şema’nın ne olduğunu anlamanıza yardımcı olacak şu sorulara “dikkatle” bakın:
-Neden “bazı” insanlar başarısızlığa diğer insanlardan daha fazla tahammülsüzdür?
-Birinin hakkımızdaki olumsuz düşüncesi neden “bazıları” için katlanılmazdır?
-Neden “bazı” insanlar işlerini sürekli erteler?
-Yalnızlık “bazıları” için neden karamsar bir duygu nedenidir?
-Terkedilmek neden “bazıları” için panik nedenidir?
-“Bazı” insanlar neden olayların hep olumsuz yanını görür?
-“Bazımız” neden tek başına karar almakta zorlanır?
-“Bazı” insanların verici olmasının nedeni nedir?
-“Bazıları” neden hayır demekte zorlanır?
Soruları artırabilirsiniz.
Bu soruların ortak ve odak noktası;
“bazı” insanların, hayatlarını olumsuz şekilde etkileyecek bir davranış kalıplarını sürekli şekilde tekrar ettirmesi ve bu davranışları nedeniyle diğer insanlara nazaran daha fazla yıpranmalarıdır.
Şema Terapi, yinelenen bu davranış örüntüsünün “görülmesini”, “anlaşılmasını” ve “ortadan kaldırılmasını” hedefler.
Şema terapiye göre, yukarıdaki sorulara vereceğimiz cevaplar bizi şemamızla yüzleştirir.
Çocukluktaki “temel” duygusal ihtiyaçların “sağlıklı” şekilde karşılanmaması şemaların oluşumunu şekillendirir.
Söz konusu duygusal ihtiyaçlar şunlardır:
-güvenli bağlanma,
-özerklik, yetenek ve olumlu kimlik algısı,
-duyguları ifade,
-kendiliğindenlik ve rol yapma,
-akılcı sınırlar ve öz denetim ihtiyaçları…
Şema terapiye göre bu ihtiyaçlar evrenseldir, sağlıklı insan, bu ihtiyaçları “uygun” şekilde giderebilen insandır.
Bu temel duygusal ihtiyaçların giderilmesini çocukluk döneminde yaşanan şu “olumsuz” durumlar bozar;
-İhtiyaçların travma yaratacak şekilde “engellenmesi”,
-“kurban olma”,
-iyi şeylerin “aşırı şekilde deneyimlenme”si,
-seçici içselleştirme ya da önem verdiği kişilerle “özdeşim” kurma,
-bozucu karakter, duygusal mizaç…
Temel duygusal ihtiyaçlar bu olumsuz durumlarla bozulmaya uğradığında;
-Ayrılma ve Reddedilme,
-Zedelenmiş özerklik
-Zayıf Sınırlar,
-Başkaları Yönelimlilik,
-Aşırı Duyarlılık ve Baskılama,
başlıklarıyla tanımlanan beş “ana”, 18 “alt” şema alanı oluşur.
Terapi sürecinde kişinin kendi şemasını görmesi, tanıması ve zarar verici şemanın değiştirilmesi hedeflenir.
***
Terapistler için terapi süreci oldukça belirsizdir, özellikle de yeni terapistler için.
Onca terapi ekolüyle ilgili onca terorik bilgiye sahip olabilirsiniz,
ancak bir hastayla/danışanla bir odanın içinde yalnız kaldığınızda teorik bilgilerin hepsinin içi boşalır.
Bilgiler fikir verse de sorun çözmez.
Çünkü hiçbir hasta hiçbir modele “tam” olarak uymaz.
İnsan karmaşıktır.
Bu belirsizlik ve karmaşıklığın yarattığı zorluk nedeniyle terapistlerin işini daha somut hale getiren akımlar hep popüler olmuştur.
Neden sonuç ilişkisi üretebilecek ve bunu sistematize edebilecek çalışmalara terapistler daha yoğun ilgi gösterir.
Bir dönem Psikanaliz, bir dönem gestalt, bir dönem bilişsel davranışçı terapiler ve bugün de Şema Terapi terapistler arasında popüler…
Kişilerarası İlişkiler üzerine çalışsam ve Şema Terapi büyük oranda bu alana yaslansa da Şema Terapi bende rahatsız edici duygular yaratıyor.
En rahatsız edici yanı kategorize etmesi…
“Sen geçmişte şöyle şeyler yaşadığın için bugün böylesin!”
Bana göre bu önerme insane dair fikir verse de kesinliği yoktur.
İlk dönem travmalarını bugünün sorunlarının tekil nedeni ve çözümü olarak görmek, bana göre kolaycılıktır.
Onca yıllık meslek hayatımda gördüm ki “tanımlamalar” anlamsızdır ve işe yaramıyorlar.
Sorun cözen şey onu tanımlamak değil, anlamaktır.
Missal, “bağımlı kişilik bozukluğu” tanımlayan bir terapist için ayrılamama sorunudur.
Benim içinse tüketilmememiş çaba, bırakılmamış duygu, olunamamış kendilik halidir.. Kişi, ayrılmaya çalışarak değil hissetttiği duyguları tanıyıp, ilişkisine yansıtırak bu ilişkilenme biçimini değiştirebilir.
Bana göre bu yaklaşım sorun çözer, ancak sorunu ayrılamama sorunu olarak görmek patina yaratır.
Kişileri şablonlar halinde tanımlamayı ve bu şablonlara uygun çözümler geliştirmeyi eleştirsem de “şema terapi”nin söylediği pek çok şey “işe yarar” şey var.
Konuya ilgiliyseniz mutlaka yayın okuyun ya da bir Şema Terapistle bir süre çalışın…