Sadece Sevmek Neden Yetmez?
SADECE SEVMEK,
NEDEN YETMEZ?
İnsan sadece sevmeyi yeterli bulmaz.
Daha çok, daha yoğun duygu hissetmek ister.
İlişkilerde sorun, çoğu zaman bu “daha çok”un aranışıdır.
Karşısındaki onu daha çok sevsin!
O karşısındaki daha çok sevsin!
Daha çok duygu hissedilince, sorunların çıkmayacağı ya da çabucak çözüleceği düşünülür.
Çok sevilirse, çok duygu hissedilirse; sorun gibi görülen pek çok önemsiz detayın sorun olmayacağı, göze batmayacağı düşünülür.
Oysa daha çok duygu;
Sadece daha fazla sorun yaratır ilişkide.
Çünkü daha çok duygu;
Daha çok beklenti demektir.
Daha çok beklenti;
Daha çok baskı, daha çok öfke, daha çok hayal kırıklığıdır.
Bir ilişkiyi başlatmak için beğenmek, yürütmek için o kişiden hoşlanmak yeterlidir.
“Daha çok” arzusu; ilişkinin değil, kişilerin ihtiyacıdır, kişilerin sorunudur.
Zihin bir türlü gün’e, an’a, an içindeki duygulara odaklanamıyor…
Oysa, gerçek sorun orada.
Zihnin “Seviyor mu?” ya da “Seviyor muyum?” sorusuna odaklanmasının nedeni; Kişinin mutluluk arayışıdır;
Kişisel mutluluk arayışının ilişkiye transfer edilip, “mutlu ilişki” arayışına yönelinmesidir.
“Sevmiyorsam, zorlandığım bu ilişkiden çıkmalıyım. Sevdiğim biriyle ilişki yaşarsam şu anda yaşadığım mutsuzluğu yaşamam, mutlu olurum…”
“Sevmiyorsa, ayrılır, mutsuzluktan kurtulurum. Beni seven birini bulur, mutlu olurum…”
Zihni sevgi kelimesi etrafında dolandıran, bu arayış…
Kendimize itiraf edemediğimiz gerçek:
Aradığımız o mutluluk, o huzur, “hiçbir zaman” gelmeyecek!..
Bu bilmediğimiz değil, kendimize itiraf edemediğimiz/kabullenemediğimiz bir gerçektir.
Mutluluk arayışını ortaya çıkartan, varolmanın yarattığı güvenlik kaygısı, anlam sorunu, değer ihtiyacıdır.
Sorun, bu duyguların fark edilerek kabul edilmesi yerine, kişinin bunları tolere edecek “arayışa” yönelmesidir.
Mutlu ilişki arayışına yönelmesi, mutlu ilişki için de daha çok sevgi sevgi arayışı içinde olunmasıdır.
Bu yüzden, çözülmüyorsa sorun, gördüğünüz yerde değildir.
Psikoterapinin birinci aşaması budur:
Gerçek sorunun ne olduğunun anlaşılması süreci…
Akıl hastası olduğunun farkında olmayan bir psikotik,
sorununu nasıl çözer?
Peki, kişinin;
Varoluşun yarattığı güvenlik kaygısını, anlam sorununu, yalnızlık ve değer sorununu bir ilişkiye transfer etmek yerine, kendi sorunu olarak kabul etmesi ne işe yarar?
Bu sorunlar o zaman çözülür mü?
Diyelim ki; sorunlu bir ilişkiniz var, gitmek yerine, kalmayı tercih ettiniz ve yaşadığınız ilişki sorunu her neyse onu kendi sorununuz olarak gördünüz:
Ne olacak böyle olunca?
Anlam sorununu çözmüş olacak mıyız?
Değer sorununu halletmiş olacak mıyız?
Özgürlük sorununu aşmış olacak mıyız?
Varoluşun getirdiği sorunları üstüne almakla bir ilişkiye transfer etmek arasında;
Yaşanacak sorunlar, mutsuzluk/mutluluk yoğunlukları hususunda bir fark var mı?
Nasıl olsa ölecek değil miyiz?
Zaten kaç günlük bir hayat yaşıyoruz ki, neden oturup bu sorunlarını anlamaya, çözmeye çalışalım?
Bunlarla uğraşmak yerine, vakit kaybetmek yerine, üç günlük dünyayı bu duygularımızı tatmin etmeye çalışarak geçirsek ya?
Bu sorunları kabul edip, çözünce ne olacak?
Başımız göğe mi erecek?
İnsanı gerçekte mutsuz eden, neden mutluluk arayışı içinde olduğunu anlamaya çalışmak yerine, mutluluk arayışı içinde olmasıdır.
Peki,
Mutluluk arayışından vazgeçtimizde mutlu olacak mıyız?
Mutluluk arayışının sordurduğu bir sorudan, mutluluk arayışından ve bunun yarattığı mutsuzluktan başka bir şey çıkmaz.
Mutluluk arayışından vazgeçtiğinizde ne olur?
Bu sorunun cevabını size kimse veremez.
Bunun nasıl bir duygu olduğunu kimse size söyleyemeyez.
Yaşar, tecrübe edersiniz…
İnsanın kendine dönmesi, kendini kabul etmesi, sorunu kendinde araması zordur.
Kendini suçlu hissetmenin acısını, kendini güvende hissetmemenin kaygısını, ayrılığın parçalayıcı acısını, kendini değersiz hissetmenin ezikliğini ve en önemlisi kendini yalnız hissetmenin soğukluğunu bedeninizde hissedersiniz…
Bu zorluk yüzünden insan dönmez kendine.
Kendinden kaçar.
Kaçar da, bu yakıcı duygulardan kurtulur mu?
Yanılgısı da budur…
Her kaçış denemesi, acıyı başa döndürür.
Tecrübe edeceği varoluşu;
Kendinden kaçtığı yalnız bir şehre dönüşür…