RÜYA
İstanbul gibi bir şehirde..
Adını bilmediğim bir semtte,
binaların arkasında,
yeşillik,
2-3 stadyum büyüklüğündeki boşluk bir alanda İsviçre’deki parçacık hızlandırıcısı “Cern laboratuvarının daha küçük taşralı bir benzeri kurulmuş.
Bazı yerleri binaların alt katlarından binaya yapışık şekilde,
bazı yerleri binaların alt katlarının içinden,
bazı yerleri ise öyle ulu orta dışarıdan geçiyor hızlandırıcının.
Hızlandırıcıda bir deney yapılıyor, kimsenin bilmediği.
İnsanlar kullanılıyor.
Ve insanların bir şeye dönüştüğü düşünülüyor, deneyi yapan uzmanlar tarafından
ama kimseye söylenmiyor.
Deneye tabi tutulan İnsanlara ne olduğunu araştıran biri var ama ortadan kaybolmuş,
nerede olduğu belli değil.
Lakin başına iyi bir şeyin gelmediğini düşünüyorum.
Bıraktığı yarım sayfanın yarısı kadar notta,
kanatlarının ucu demirden bir kartalla ilgili bir şeyler yazıyor.
İnsanlara zarar veren bir şey.
Kötü olduğu için değil doğası böyle olduğu, yırtıcı bir şey olduğu için böyle.
Ne anlama geldiğini bilmiyorum,
ama yaratığın deneye tabi tutulan insanlarla ilgili olduğunu düşünüyorum, hatta biliyorum.
Uyandım…
Garip bir rüya.
Tuhaf hissederek kalktım.
“Neden gördüm ki şimdi bu rüyayı” dedim.
Düşündüm.
Ne demek istiyorum kendime?
1 saat sonra…
Kendime şunu söylerken buldum kendimi,
“Kağıttan bir bebektin içimde..
Kanatlarının ucu demirden bir kartala dönüştün şimdi.”
Sen,
ve son 12 yılın seninle geçen tüm parçaları…
Tek bir an’la dönüştü.
Başka bir şey oldu…”
1 gün sonra…
Kendime şunu söylerken buldum kendimi,
Oysa,
“Ne kağıttan bir bebektin.. ne de kanatlarının ucu demirden bir kartalsın.”