Ortanca
“Ortanca çocuk” olmak, vakitlerden akşamdır …
Bir yüzü gündüze bakar, diğer yüzü geceye…
Bir yüzü büyük kardeşe dönüktür; ilk olmanın özeni, önemsenişi, yüceltilişi.
Diğer yüzü küçük kardeşe dönüktür; Kendisi dışında herkesin büyük olduğu ortamda küçük olmanın ayrıcalığı…
Ortanca çocuk olmak “ortada” kalmaktır…
Ortanca olmak;
Orta’da,
Ortalıkta,
Orta yerde,
Her şeyin “ortasında” olmaktır…
Ortanca çocuk, sevginin orta yerinde, ilginin kısmen yitirildiği zamanlarda gelir dünyaya.
Çocuk sahibi olma konusunda hevesini yitirmiş, çoğu zaman “diğeriyle büyüsün” nevi duygularla dünyaya getirilir anne-balarca.
Büyük çocukta hevesini, ilgisini yitirmiş anne-baba ona daha bir “tecrübeli” davranır!
Tecrübe “duygunun” azlığı mıdır yoksa kontrolü mü, kafasını karıştırır bu bilmece ortanca çocuğun!
Tecrübe; ortanca çocuğa daha az kaygılı, daha az hassasiyet gösteren ebeveynler türetir…
Az kaygı duyan anne-baba; ona olan ilgisini, sevgisini de “az yansıtır”. Yada olması gerektiği kadardır belki ama hiçbir zaman diğer kardeşler kadar “fazla” değildir…
Ortanca olmak, ortada olmaktır…
Her şeyin ortasında!
Sevginin, ilginin, şefkatin, korunmanın, her şeyin ortasında…
“Özel olma” duygusu bile “ortalanmıştır”, ortanca çocuğun.
Onun hayatında hemen hiçbir duygu “hissedildiği derinlikte” yaşanmaz.
Bu yüzden “bağlanma” sorunu vardır, bağlanamaz…
Yeteri kadar sevgi “alamamışsa” da “hiç” de değildir…
Savunma mekanizmalarını “kurarken” bile zorlanır bu yüzden.
Bu yüzden “tam” bağlanamaz…
Çoğu zaman içinde “acı” vardır, ama anlatamaz…
Öylece orta yerde kaldığını hisseder, ama izah edemez…
İzahı kendine yapamaz ki başkalarına nasıl yapsın!
“Silik” bir görüntü çizdiğini düşünür yada bunun kaygısıyla yaşar…
Aile içinde özel olmamanın hayal kırıklığı onun kendini “silik” kişilik kaygısı yaşamasına, güvensizlik hissetmesine neden olur çoğu zaman…
O, öylece “ortalık” yerdedir işte…
Öylece “ortalıkta” doğmuştur.
“Ortalıkta” büyümüştür.
Kimsenin dikkatini çekmeden,
Kimseye yük olmadan, sorun olmadan, yakınmadan…
Zaten yakınsa da pek duyulmamıştır sesi…
İçine gömer/gömmüştür serzenişini.
İçine ağlamıştır!
Hislerini söyleyememiş, söylemişse de anlaşılmamıştır…
Ortanca çocuk,
Ortalıkta bir çocuktur…
Her şeyin ortasında bir çocuk…
Hüznün tam ortasında…