MEMNUN ETME, MUTLU ET
Memnun etmek;
Bir kimseyi sevindirmek, ona kıvanç vermek, yüklüce para veya bol bahşiş vermek.
Mutlu etmek;
mutlu bir duruma getirmek, bahtiyar etmek, mesut etmek.
*
Hepimiz,
bağ kurduğumuz kişilerin bizimle ilişkisinde mutlu olmasını isteriz, bunun için çaba harcarız.
“Ancak, bu isteğin motivasyonunun ne olduğu” mutlu etmenin kendisi kadar önemlidir…
Mutlu etme davranışını motive eden 2 güdülenme öne çıkar:
Biri kişinin karşısındakini “mutlu etme ihtiyacıyla” motive olması yani “memnun etme ihtiyacı” hissetmesi,
Diğeri kişinin mutlu etmek istediği kişinin “mutluluğuyla mutlu olması”, onunla kurduğu empatik ve sempatik ilişkiyle bu davranışı sergilemesidir.
Birinde karşıdakinin mutlu olmasından kişisel bir beklenti,
diğerinde ise karşıdakinin mutlu olmasından mutlu olmak arzusu söz konusudur.
*
“Mutlu etme” davranışındaki “niyet farkı” (mutluluğundan mutlu olmak ya da beklentiyle mutlu etmeye çalışmak),
ilişkinin kaderini belirlediği gibi kişinin hem ilişki içindeki hem de olası ayrılık sürecindeki psikolojik süreçlerini de belirler:
“Mutlu etme” çabasının arkasındaki “niyet farkı” ilişkinin nasıl bir ilişki olacağını, devam edip etmeyeceğini gösteren en önemli kriterlerden biridir. (Bana göre en önemlisidir!)
*
Memnun etme çabası bağ kurulan kişilerle ilişkide sergilendiğinde, karşısındakinin mutluluğundan “mutlu etme niyetiyle” yapılır.
Yani güdülen hedef, memnun etmek değil mutlu etmektir.
Çünkü,
memnun etmek “çıkar” ilişkilerindeki bir tutum/davranıştır.
Duygusal bağın olmadığı ilişkilerde ortaya çıkan, beklenti içerikli bir tutum/davranıştır.
“Müşteri memnuniyeti” bu ilişki biçimini yansıtan iyi bir örnektir.
Dolayısıyla hedef “mutlu etmekten mutlu olmak” olmazsa sergilenen “memnun etme” davranışı, sergileyen kişi tarafından rahatsız edici bir düşünce/davranış olarak algılanır.
Bencilce görülür.
Ve aynı zamanda bu niyet kişiye kendini zayıf hissettirir. Karşısındakini memnun ederek ondan sevgi, ilgi beklemek kendini değersiz hissetmesine neden olur.. karşıdakini yücelten kendini eksilten bir ilişki gibi algılamasına neden olur.
Bu düşünceler (beklentiyle yapılan, ancak mutlu etmekten mutluluk niyetiyle yapıldığı düşünülen, beklentinin bilinçaltına itildiği düşünce biçimi) kişinin kaybetme endişesini tetiklediği için bilinçaltı tarafından sansürlenir;
hedefinin beklentinin karşılanması değil karşıdakini mutlu etmekten mutlu olmak olduğunu düşünülür, buna inanılır.
Bu nedenle,
çoğu kişi mutlu etme davranışının memnun etme ihtiyacıyla yapıldığını düşünmez, bu niyetle davranılmaması gerektiğini düşünür. (bazı kişiler mutlu etme davranışlarının memnun etme içerikli olduğunu kabul eder, ilişkinin karşılıklı çıkar üzerine bina edildiğini, bunun doğal olduğunu düşünürler, beklentiyle mutlu etme çabasında beis görmezler)
Ayrıca,
memnun etme niyetiyle yapılan mutlu etme davranışının muhatabı olan kişilerin çoğunluğu da bunu böyle görmek ister.
Aksi takdirde kendilerini “borçlu” hissederler!
Kabul ettikleri memnun etme çabası için kendilerini karşıdakine karşı “sorumlu” hissederler..
Gerçeği kabul etmek kişiye kendini değerli hissettirmeyeceği ve aynı zamanda aldığı borcun karşılığını ödemek zorunda bırakacağı için,
kişi karşıdakinin beklenti içerikli niyetini sorgulamaktan kaçınır.
*
Biz gündelik hayatta bu kavramları birbirinin yerine kullansak da (memnun etmek, mutlu etmek) bunlar aynı anlama sahip değiller.
Çıkar ilişkilerinde çıkar sağlamak ya da çıkarımızı korumak için sergilediğimiz davranışları bağ geliştirdiğimiz ilişkilerde farkında olarak ya da olmayarak sergiliyoruz;
Çünkü,
geliştirdiğimiz bağ o ilişkiye ihtiyaç hissetmemize neden oluyor.. böyle hissetmek rahatsız edici olsa da bu ihtiyaç ilişkiyi bilinçaltı bir süreçte “çıkar ilişkisine” dönüştürüyor…
*
Dikkat çekmek istediğim notlar:
- Memnun etme davranışı karşı tarafın onayına (kaybetme korkusuyla ya da sevilme arzusuyla; bağımlılık ya da aşk duyguları nedeniyle) ihtiyaç duyan bir davranıştır ve beklentiyle yapılır.
- Karşılığında bir şey beklendiği için karşı tarafa kendini değerli hissettirmez; başlangıçta hissettirse de ilişkinin devamında böyle olmadığı kişi tarafından fark edilir.
- Şarta bağlanmış bir mutlu etme davranışı (memnuniyet çabası); memnun etmeye çalışan da sürekliliği olan bir kaygı yaratır. Karşı tarafı izler.. memnun mu, değil mi? Bunu takip etmek, memnuniyet halini izlemek memnun edilmeye çalışılan kişi tarafından fark edilir. Fark etmemeyi o an için tercih etse de bunu bilir. Bu, kişiyi o ilişkiye borçlu ve bağımlı kılar.
- Beklenti karşılanmadığında memnun etmeye çalışanda ortaya çıkan hayal kırıklığı, mutlu olması için yaptıklarından duyulan pişmanlık, kendine ve karşısındakine öfke; yapılanların onu mutlu etmek için değil onun mutluluğundan kişisel çıkar elde etmek için yapığını gösterir.
- Memnun etme davranışı farklı ilişkilerde farklı davranışlarla kendini gösterir. Kişi aşık olduğu kişiye farklı aşık olmadığı ancak hayatından gitmesini istemediği kişiye farklı memnun etme davranışları gösterebilir. Ebeveyn çocuk ilişkisinde, çift ilişkilerinde, arkadaş ve iş ilişkilerinden farklı davranışlarla kendini gösterebilir.
- Memnun etme davranışına başvuran kişilerin bir kısmının empati gücü yüksektir. Karşı tarafın ihtiyacını belirleyip, bunun üzerinden bir çaba içine girerler; bu bazen maddiyat olur, bazen fiziksel ihtiyaçların karşılanması olur, bazen psikolojik ihtiyaçların karşılanması olur.. cinsellik, takdir etme, kaygı dindirme, o kişi adına ekonomik sorumluluk alma gibi davranışlar bunların başında gelir. Karşı tarafın onaylayacağı şekilde düşünmek, kendi düşüncelerinden vazgeçmek, karşı tarafın rahatsız olacağını düşündüğü duyguları yansıtmamak ve hatta bastırmak, sıkça başvurulan davranışlardır; amaç karşı tarafı memnun etmektir.
- Memnun etme davranışları kişinin olağan bir durumda sergilemeyeceği davranışlardır. Yani kişinin o ilişkideki beklentisi söz konusu olmasa bu davranışlar ortaya çıkmayacaktır. Bu nedenle beklenti karşılanmadığında hayal kırıklığı, pişmanlık ve öfke yaratır.
- Memnun değil mutlu edilen kişi kendini karşısındakine karşı borçlu hissetmez. Bilir ki kendisinin mutluluğu kadar karşıdaki de mutlu olmuştur. Kimsenin alacağı vereceği yoktur, iki taraf da kazançlıdır. Bu nedenle kendisini ilişkide hem değerli hem de özgür hisseder. Bu mutluluk da bağlanma korkusunun tezahürlerinden biri olan kişinin hissettiği duyguya kendini bırakamama hali söz konusu olmaz.. Kişilerin mutlu olduklarında hissettikleri suçluluk, temelinde o mutluluk durumunun bozulmasına dair kaygıdan kaynaklanır. Mutlu olmak için mutlu edilen kişi hissettiği mutluluk nedeniyle kendini suçlu hissetmez.
- Şunlara dikkat edin: Çatışma yaşandığında pişman olduğunuz karşınızdakini mutlu etme davranışlarını kesin. Yaptığınızı hak etmediğini düşündüğünüz şeyleri yapmayın. Bu yaptıklarınız olası bir ayrılık durumunda çok daha yoğun bir şekilde kendinize ve ona öfke duymanıza sebep olacaktır. Ayrıca bu yaptıklarınız sizi ilişkide zayıf düşürecek, yaptıkça bağımlılığınız derinleşecek, bağımlılığınız derinleştikçe bu davranışlara daha çok ihtiyaç hissedeceksiniz. Bu davranışları sergiliyor olmak karşınızdakini mutlu etmenin ötesinde sizin için ilişkiyi cehenneme dönüştürecektir. Olası bir ayrılıktan sonra onun için yaptığınız hangi şeylerden pişman olursunuz, yaptığınız neleri hak etmediğini düşünürsünüz; bunları kendinize sorun ve bu davranışları sergilemeyin.
- Ayrıca bu davranışlar ilişkinin gerçek bir bağ yaratmasının önündeki engeldir. İki taraf da bu davranışların beklenti içerikli olduğunu bilir; taraflardan birini onaylanma çabasına, kaygıya, zayıflık hissine götürürken, diğerini borçluluk, sorumluluk ve sonucunda da karşısındakine karşı duygu yitimine, arzu kaybına götürür. İlişki bu davranışlarla sabote edilmiş olur.
- Taraflardan birinin değil de ikisinin bu davranışları karşılıklı kullanması durumunda da değişen bir şey olmaz. Böyle bir durumda yukarıda sıraladığım sorunlar karşılıklı yaşanır.
- Kişinin niyeti mutlu etmekten mutlu olmak olsa da beklenti kaçınılmazdır. Bir ilişkide memnun etme ihtiyacından arınmak ve salt mutluluğundan mutlu olma motivasyonuyla ilişkide konumlanmak, irrasyonel bir beklentidir. Bu şekilde konumlanmaya çalışmak yerine ilişkide kendini izlemek/sorgulamak gerçekçi ve sorun çözücü bir tutum olur. Kişinin kendini tanıma süreci içinde kalması bu davranışları yönetmesinde ona imkan sağlayacaktır.