KRAL KAPISI
“Kral kapısıdır” der,
Freud rüya için.
DeCaprio’nun oynadığı,
Gizemli dev yönetmen Nolan’ın müthiş filmi “İnception”, Freud’u haklı çıkarır gibidir, sunduğu görsel şölenle..
Rüya…
İnsanın sihirli dünyası.
Var olup kendi olmadığı, bilinçsizliğin şaşırtıcı gizemi.
İnsan karmaşıklığının en açık delili,
belki de en şeffaf hali…
“Biz rüyaların yaptığı kumaştanız” derken, Shakesperpeare,
“Düşler kaçınılmaz gerçekleri, felsefi bildirileri, yanılsamaları, vahşi fantezileri, anıları, planları, öngörüleri, irrasyonel deneyimleri, hatta telepatik vizyonları içerebilir” derken, Jung, rüyanın, insan üstündeki insan üstügücüne işaret eder.
“Her şey sadece bir rüya” diyen, Emile Zola gibileri ise, insanın gerçekliğini sorgular, onun fantastik dünyası üzerinden.
Dindarlar için, ölümden sonraki yaşamın delilidir, rüya.
“Ölüm, artık uyanmadığın rüyadır” düşüncesinin temeli budur.
Bu nedenle yarı ölüm gibi görülür.
İnsanın uhrevi hayatla temas ettiği yer olarak görülür.
Bu nedenle vahiy[1] kaynağı olarak görülür.
Bu nedenle kutsal görülür.
Bu nedenle onunla iş görülür.
Bu nedenle irrasyonel olanın rasyonel olan hakkında karar verme zeminidir.
***
Ona danışılarak, onun fikri alınarak yol yürümeye çalışmak,
insanlık tarihi kadar eskidir.
İstihare de böyle.
“Biz bütün işimizi istihareyle[2], rüyayla görürüz” dedi.
“Hayatımın son 10 yılını istiharelerin beklentisiyle geçirdim. Bana evli olduğunu söylese de inanmadım ona. Evli bir adam nasıl gününün her saatini benimle geçirir! Şeyhim de vekili de o hasta, üstünde baskı var, düzelecek her şey, okuyun, destek olun dedi. Her şeyin yoluna gireceği umuduyla geçirdim 10 yılımı. Yaşım 40 ‘a dayandı. Şimdi, her şey için geç kaldım!” diye ekledi.
“Ya şimdi ne olacak?” dedim.
“Şimdi, kaybedilmiş 10 yılımın hesabını kime soracağım, bilmiyorum. Bizim tarikatımızda bütün işler rüyayla görülür, hatta tarikata giriş bile rüyaların onayına bağlıdır. Rüyaya bu kadar inanmışken, şimdi yaptığımızistiharelerin yanıldığını düşünmek, içimde her şeyi sorgulatır hale geldi.”
“Nasıl yani?” diye sordum.
“Ben yıllar önce terapi görseydim, ne hissettiğimi, neyi beklediğimi, neden beklediğimi anlasaydım, belki de 8 yıl önce bitirecektim bu hastalıklı ilişkiyi ya da bitmeyecek, ne olacaksa o olacaktı. Hayatımın 8 yılını hebaetmeyecektim!” dedi.
“Bu yorumları size tarikattaki şeyhinizin vekili değil de başka biri yapsaydı, beklemez miydiniz bu kadar yıl?” diye sordum.
“Elbette beklemezdim. Onlar yorum değildi! Ben buna inandım. Ayrılmak, bitirmek istediğim her defasında, bu sözlere bağlanıp, kaldım. Gitmeye kalktığımda, kendimi hep suçlu hissettim. İçinde bunalsam da ilişkinin, ya yanlışsam ya olacak bir işi sabırsızlığımdan kendim bozuyorsam, diye kendimi suçlu hissedip, kaldım. İçim huzursuz ola ola kaldım.” Dedi.
“Peki, ne olacak şimdi?” diye sordum.
O bana sordu
“Bana söyler misiniz, şeyhim ve onun vekili hocam, neden böyle yaptı? Beni neden yıllarca oyaladılar? Bunu neden yaptılar?”
***
Beklenti…
Zehir gibi sarar insanın ruhunu.
Yönetemeyince, akıl tüm rasyonalitesini kaybeder.
***
Ona cevap vermedim.
Okuyacaktır bu satırları, buradan söylemiş olayım:
“Rüyayla girdiğin “bilinçaltının kral kapısından”, yine rüyayla çıkmak üzere misin?
Hayal kırıklığın malum da kime kırılacağını mı şaşırdın?
Öyle olmadığına inandığın adama mı,
Öyle olmadığına inanmanı sağlayana mı,
Yoksa kendine mi?
Ya da yoksa, derin bir pişmanlığın eşiğinde misin?”
[1] Tanrı bilgisini peygambere aktarma
[2] İyi bir niyetle, niyet edilen veya girişilecek bir işin kararı uygulamadan önce ilahi makamlara danışmaya yönelik amaçlarla uyarıcı rüya görmeyi duayla talep etmektir.