İNKAR ve TEKZİP
Yasın 1. Evresi
İNKAR & TEKZİP
Elizabeth Kübler’in,
ölmekte olan hastanın psikolojisinin ilk evresi olarak tanımladığı ve sonrasında yakınların ölümüne karşı gösterilen tepkinin [1]ilk evresi olarak da öne sürülen İNKAR terminolojisi,
bugün,
kişiler için şok ediciözelliğe sahip travmatik durumların psikolojik süreçlerini anlamak için de kullanılıyor.
Her ne kadar Elizabeth Kübler’in “yas teorisi” içerisinde bir evre[2]olarak gündeme getirilmişse de,
İnkarkavramı Freud’un ortaya attığı bir psikolojik savunma mekanizmasıdır.
Freud’a göre inkar[3];
egonun travma durumunda[4]bütünlüğünü sağlayabilmek için geliştirdiği,
en sık kullanılan,
en bilinensavunma mekanizmalarından biridir.
İnkarsavunma mekanizması üzerine en çok çalışan ve Sigmund Freud’un son çocuğu[5]olan Anna Freud,
İnkar’ın “gelişmemiş bir zihnin ürünü” olduğunu,
bu yönüyle bu savunmanın “çocukluk dönemine ait bir kalıntı” olduğunu söyler.
İnkar;
Kişinin önüne çıkan gerçeğin yarattığı üzüntüyle, acıyla baş etmekten kaçınıp, gerçeği değiştirme çabasıdır.
Kişi var olan gerçeği “göz ardı etmeye”[6]çalışır ya da onu “değiştirmeye” çalışır.
Bu durum kişinin yanlışa saplanması olarak tanımlanabilir…
“Yanlışa saplanmak”,
“yalanla yaşamak”,
“Gerçeklerden kaçınmak”,
“Kendine göre gerçek uydurmak” vs…
İnkar bilinçliya da bilinçsizbir şekilde yapılabilir.
Acı veren olayın unutulması,
Ya da acı veren olayın yok sayılması,
Acı veren olayla ilgili duygu hissedilmemesi bilinçsiz tepkilerdir.
Öfkede bilinçsiz bir inkar tepkisidir.
Ayrılık sonrası ortaya çıkan ilaç kullanımı,
İçki, uyuşturucu kullanımı da birer inkardavranışıdır.
Bugün modern psikolojide pek çok farklıinkarbiçimi tanılanmıştır ve psikoloji içinde kullanılmaktadır.
En basit düzeyden klinik bulgu yaratan en ağır düzeydeki inkar davranışlarına kadar pek çok alt başlık açılmıştır.
Konu uzayacağı için ayrıntıya girmeyeceğim…
***
Ayrılıklar ve boşanmalarda inkarsavunma mekanizması sık görülür.
Kişinin ayrılık sürecindeyken başka bir ilişkiye geçmesi,
Ayrıldığını söyleyen kişiye ilişkinin devamı yönünde psikolojik, fiziki baskı yapılması inkar davranışıdır…
Ayrılık kararının duymazdan gelinmesi ve ayrılık sürecinin beklenti içinde geçirilmesi de bir başka inkar içerikli bir davranışlardır.
Ancak;
Söz konusu ilişkiler olduğunda inkar savunma mekanizmasının en önemli özelliği olan gerçeğin reddihususu oldukça karmaşıktır.
Çünkü ilişkilerde “gerçeğin ne olduğu” hususu görecelidir.
Açayım:
Ayrılık kararı çoğu zaman diğer taraftan kabul görmez.
Reddetme açıkça da olabilir gizil[7]şekilde de.
Peki,
kişi kararı reddederek gerçeği inkaretmiş mi oluyor?
Çoğu zaman hem ayrılan tarafından hem de çevre tarafından “gerçeği inkar”[8]olarak görünen bu davranış, bir gerçeği inkar davranışı mıdır?
Bunu anlamak önemlidir.
Çünkü, bitmiş bir ilişkiyle ilgili ayrılığı inkar etmek;
zaman kaybı, enerji kaybı, yaşam kaybıdır.
Henüz ayrılığın gerçekleşmediği, zorlanmadan kaçınma nedeniyle ortaya çıkmış bir ayrılık durumuna ayrılmış muamalesi yapmak, ilişkiyi reddetmek, kişisel hayatın buna göre tanzim edilmesi ise;
kaygı, gerilim içinde, acıdan kaçışa kurban edilmiş bir yaşam olur.
Kişinin kendi hayatını manüple etmemesi açısından bunun anlaşılması önemlidir.
“İlişkiler” kaba gerçekliğin alanı değildir.
Soyut ve görecelidir.
Gerçeklik burada kişilerin algılarına, duygularına, düşüncelerine göre değişir, dönüşür.
Ayrılıp tekrar bir araya gelmeler, boşanıp tekrar evlenmeler göreceliliğin açık göstergeleridir.
Hiç kimse ayrılırken tekrar bir araya gelme düşüncesiyle bunu yapmaz,
ama bu olur!
Hiç kimse boşanırken tekrar evlenme düşüncesiyle bunu yapmaz,
ama bu da olur!
Kişiler hissettikleri duygulara göre değişir, dönüşür.
“Kişilerarası ilişkiler” stabilitesi olan bir gerçekliğin alanı değildir.
Ağızdan çıkan söz her zaman gerçeği yansıtmaz.
Kör nokta, bilinçaltı, bastırma, savunma mekanizması gibi psikolojik terimlerin ortaya çıkmasının nedeni budur.
İşte tam da burada gerçekliğin reddiolan İnkarsavunma davranışını nereye oturtacağımız tartışmalı hale gelir.
Çünkü belirttiğim gibi inkargerçeklikle ilgilidir ve kişilerarası ilişkilerde gerçeklik görecelidir.
İnkar& Tüketilmemiş beklenti
1.
Ölümle karşılaşan bireyde ortaya çıkaninkar,“henüz kopmamış” yani devam eden bir bağın ani ve travmatik bir şekilde kopmasınadönük bir tepkidir.
Kişi kesin ölecektirya da yakını ölmüştür ve kesin olarak geri gelmeyecektir:
gerçek buz gibi ortadır ve değiştirilemez.
Travmatik kopuşun ortaya çıktığı, ancak kopulan kişinin hayatta olduğudurumda ise[9]umut etmek, beklenti içinde olmak için gerçekliğe aykırı olmayacak[10]bir imkan açılır.
Ölümle sonuçlanan ayrılıklarda ya da kişinin ölümle karşılaştığı durumlarda beklentisöz konusuysa da,[11]
bu süreç tamamen bilinçsizşekilde ve kişiye rağmen[12]oluşur.
Oysa,
Travma yaratmış bir ayrılık sürecinde inkardurumu bilinçli bir şekilde ortaya çıkar ve çoğu zaman inkar red şeklinde değil “kişiye uygun” hale getirilir.
2.
Freud tekzipkavramını da psikolojik terim olarak kullanan ilk kişidir.
Arapça kökenli bir kelime olan tekzip, “yalanlama” anlamına gelir.
Psikolojik açıdan tekzip;
bireyin olanı[13]“bilinçli şekilde” değiştirmeye çalışmasıdır.
Terkedilen birinin karşı tarafın niyetinin bu olmadığını ve geri geleceğini düşünmesi bir örnektir[14].
Kişilerin kendilerine acı yaşatan kişilere hak verme çabasıda tekzipetme girişimleridir.
Tekzipbir inkar biçimi olarak görülse de bence oldukça farklıdır.
Gerçeği inkar etmekle olanı/iddiayı değiştirmeye çalışmakbirbirinden farklıdır.
Bence,
İnkarnevrotik karakterli bir davranışken[15],
Tekzip,yetişkinin baş etme stratejisidir.
İnkarilkel döneme[16]ait arkaikbir davranışken, tekzip bir yönüyle öğrenilmiş bir davranıştır.
İnkar,
Anna Freud’un belirttiği gibi yetişkin bir birey olup olmadığımızın göstergelerinden biridir.
Kişinin bu mekanizmaya sık başvurmasıkişiliği hakkında da fikir verir.
Çatışmayı reddetmek,
sorunları görmezden gelmek,
Tepkileri yansıtmamak,
Duyguları, sorunları bastırmak,
Sorunlar olduğunda kaçınmak için başkaca yollar aramak,
Uykuya kaçınma,
İçki, uyuşturucu kullanımı,
Başkaca ilişkilere yönelme… ve benzeri davranışlar..
Bu davranışları hepimiz hayatımızda az ya da çok geliştiririz.
Bunlara sık başvurmak hayat kalitesini düşürür, diğer kişilerle olan ilişkilerimizi olumsuz etkiler.
İnkar davranışları ilkel döneme ait davranışlar olduğu için, kişiler tarafından çoğu zaman sorun olarak görülmez, değiştirilmek için de çaba harcanmaz;
Çünkü bu savunma mekanizmasını değiştirmeye çalışmak kişide baş etmekte zorluk çekilen bir stres yaratır[17].
İNKAR ne kadar tanınırsa hayat ve ilişkiler o kadar iyileşir…
[1]Yasın
[2]Küblerin yas teorisi 5 evreden oluşur, ilk evresi inkardır.
[3]İnkar; gerçeği reddetme
[4]Travma durumu; kişinin yaşadığı zorlanmanın kabul edebileceği eşiğin üzerine çıkması, acının yaşantılanamayacak düzeyde
[5]Freud’un altı çocuğu olmuştur, psikanalist anna Freud son çocuğudur.
[6]Yokmuş gibi davranmak
[7]Ayrılık sürecini umut ve beklentiyle yaşantılamak
[8]Ayrıldığını söylemiş sen kabullenmiyorsun, gerçeği inkar ediyorsun eleştirileri
[9]Ayrılık sürecini kastediyorum.
[10]Çünkü olanın gerçekliği görecelidir.
[11]Ölen kişinin sanki geri gelecekmiş gibi hissedilmesi, ölümüne kesin olarak bakan kişinin kurtulabileceği yönündeki irrasyonel bulduğu umudu
[12]Yani kişi hissettiği bu duygunun saçma olduğunu bilir ancak böyle hissetmekten kendini alamaz.
[13]Olan kelimesini gerçek anlamında kullanmadım. Olan gerçek de olabilir, gerçek olmayada bilir.
[14]Ayrılık kararını alan bir daha geri dönmeyecek şekilde ayrılmış da olabilir, geri dönme ihtimali de olabilir. Burada “hayır onun gerçek niyeti bu değil” denilerek değiştirilmeye çalışılan şey gerçek değil, iddiadır. Kaldı ki ilişkiler söz konusu olduğunda gerçek görecelidir.
[15]Yok saymak, göz ardı etmek ve yukarıda saydığım diğer davranışlar..
[16]Çocukluğun ilk dönemlerine ait
[17]Zaten çocukluk döneminde ilk ortaya çıkış nedeni de ortaya çıkan stresle baş edilememesidir.