İLİŞKİ TERAPİSTLERİNİN İLİŞKİLERİ
“İlişki terapistleri”nin ilişkileri, terapistlerden destek alanlar için hep merak konusu olmuştur.
Destek alan danışanlar,
yaşadıkları sorun nedeniyle kendilerini değersiz, yetersiz hisseder sıklıkla. Başkalarının hayatını ve özellikle de terapistlerinin hayatını bu nedenle merak ederler.
Merakın bir başka sebebi ise, terapistin mesleki yeterliliğinin terapistin özel hayatı üzerinden ölçülmeye çalışılmasıdır.
İlişki terapistlerinin ilişkilerinin mesleki beceri kriteri olarak görülmesi anlamsız değildir.
Hepimiz başkaları tarafından “kaliteli” algılanan kıyafetler, araçlar, evler kullanırız.
“Vitrin” karşı tarafta olumlu algı oluşturması açısından önemsenir.
İlişkileri terapistleri açısından önemli olan, bu toplumsal algının ne tür bir “gerçekliğe” gönderme yaptığıdır.
Teorik olarak terapistin mesleki beceri baska bir şey,
özel hayatı başka bir şeydir.
İyi bir mimarın kötü bir evde oturması onun “kişiliğiyle” ilgilidir.
Kişilik üzerinden beceriyi ölçmek, gerçekçi bir yaklaşım değildir.
Terapistin becerisinin ölçüsü, danışanlarla kurduğu ilişkidir.
Danışanların ondan almış olduğu verimdir.
Ancak, mesele bu açıklamayla kapanmıyor.
Kendime şunu soruyorum;
Ben, eşini aldatan bir terapistten ben yardım alır mıyım?
Eşine şiddet uygulayan bir terapistten yardım alır mıyım?
Eşine yalan söyleyen, insanlara hayır diyemeyen birinden yardım alır mıyım?
Bu noktada kendime sorduğum bir başka soru şudur
“Böyle bir terapistten yardım almayarak kendi kaygımı terapiye yansıtmış mı olurum, yoksa bu tercihimin reel bir tarafı var mıdır?”
Kuşkusuz terapisti tanımadan, onun mesleki becerilerini tecrübe etmeden onunla ilgili bir yargıya varmak, ön yargıyla hareket etmektir.
Bu nedenle kişinin salt bu kriterler üzerinden hareket etmesi gerçekçi değildir.
***
“İlişki Terapistlerinin” özel hayatlarının mesleki beceri kriteri olarak alırsak, bu kriterin nasıl ölçüleceği de bir başka sorun alanıdır.
Örneğin, tek evlilik yapıp bunu sürdürüyor olmak mıdır kriter?
Yoksa, çok evlilik yapabilmesi midir?
İlişkisinde tartışma, kavgaların olması mı yoksa olmaması mıdır kriter?
Özel hayatlarını açık yaşamaları mı yoksa kendilerini saklamaları mıdır kriter?
Soruları daha daraltalım:
Çok evlilik ve boşanma yaşamış bir terapistin hayatına, mesleki becerisiyle ilgili hangi açıdan bakacağız;
Boşanmaları ilişkisine bağımlı kişiler için olumlu bir referans,
evlilikleriyse bağlanma korkusu olan kişiler için olumlu referanstır.
Peki bunlardan hangisi gerçektir?
Hangisi kriter olmalıdır?
Soruları artırayım;
Eşini aldatan, eşine şiddet kullanan, yalan söyleyen, eşiyle ilişkisine bağımlı ya da bağlanmaktan kaçınan bir terapistin,
Ön yargıyı bir kenara bırakırsak, kendisinden destek almak isteyen birine yardımı mümkün müdür?
Kendi sorunlarını çözemeyen birisi, bir başkasının sorununu çözmede yeterli olur mu?
***
Mesleki tecrübem bana şunu söylüyor;
Ilişki terapisti terapi sürecinin bir parçasıdır.
Onun, işini yaptığı şeyle kendisi aynı şeydir.
Bu nedenle kişisel hayatı mesleki tecrübesinin bir göstergesi olarak görülebilir.
Lakin, mükemmel bir terapist bulamazsınız.
Çünkü “terapistlik” hem mesleğin öğrenildiği hem de terapistin kişi olarak kendini geliştirdiği bir süreçtir.. Kişi olarak geliştikçe mesleki becerisi de artar.
Ben 20 sene önceki kişi değilim, mesleki becerim de o dönemdeki gibi değil…
Bir danışan olmuş olsam, 10 sene önceki beni değil şimdiki beni tercih ederim.
Muhtemel ki 10 sene sonra da bugünkünü tercih etmeyeceğim.
***
Terapistten mükemmel olamasını beklemek anlaşılırdır,
ancak gerçekçi değildir.