GERİ DÖNÜŞ YOLU
Kötü kalpli üvey annenin baskısıyla oduncu babaları tarafından ormana bırakılan Hansel ve Gratel kardeşlerin öyküsünü bilirsiniz…
Çocuklar, babaları onları evden uzaklaştırmak için her ormana götürüşünde eve geri dönmek için yol üzerine işaret bırakırlar,
sonrasında da bu işaretleri takip ederek eve geri dönerler…
En sonuncusunda Hansel,
geri dönüş yoluna “ekmek kırıntıları” bırakır.
Düşünemez mi ekmek kırıntılarını kuşların yiyeceğini, yoksa artık “o eve dönmek istememesinden” midir ekmek kırıntısına bel bağlaması?
Kimbilir!
Ama öyle olur.
Ekmek kırıntılarını kuşlar yemiştir.
Çocuklar geri dönüş yolunu kaybetmiştir.
***
Ayrılık ne kadar kesin duygularla yaşansa ve kesin cümlelerle ifade edilse de ilişkide “geri dönüş opsiyonu” her zaman vardır ve taraflarca bırakılır.
Hiçbir duygu hissedilmeyen birinden ayrılındığında bile ve hatta kurtulmak için can atılan, nefret edilen birinden uzaklaşıldığında bile “geri dönüş opsiyonu” bırakılır.
Bu hemen hepimizin yaptığı bir davranıştır…
Öyle ki ve hatta bir ihtiyaçtır.
Görünen o ki “gözü arkada gitme” bir gitme biçimidir ve geri dönüş opsiyonu bırakılmadan gidilememektedir ilişkilerden…
Büyüyüp uzaklaşılsa da, anneden vazgeçmenin mümkün olamadığı gibi..
Tabi bir de evden ayrılıp, ağaçların arkasına geçip, “arkasından aramaya geliyor mu gelmiyor mu” diye gözleyenler var.. onlar konu dışı!
İslam fıkıhçıları insanın doğası gereği sergilediği bu çelişik davranışı “nikaha hakaret” görmüş olacak ki geri dönüş yolu sınırlama ihtiyacı hissetmişler.
Resmi nikahta bir sınırlama olmazken, yani istediğiniz kadar aynı kişiyle boşanıp evlenebilme imkanınız varken,
İslam fıkhında bu 3 ile sınırlamıştır.
Boşama hakkını elinde bulunduran erkek, eşini 3 kez boşarsa artık bir daha o kadın başkası ile evlenmeden onunla bir daha evlenemeyecektir.
Fıkıhçıların getirdiği bu kural işe yaramış mı?
“Nikaha hakaret” engellenmiş mi?
Sanmam.
Mut’a nikahı’nın icat edilmesi, işe yaramadığının bir göstergesi değil m!
“ 3 talakla seni boşuyorum”
“boş ol, boş ol, boş ol” icatları bu yüzden değil mi?
Ne değişti?
Hiç!
Boşama hakkının “sadece” erkeğe verilmiş olması;
bu hakkın ilişkide otorite kurulmak için kullanılıyor olması ve bu yönüyle bir istismar alanıyken,
bunu üçle sınırlamak erkeğe başkaca bir istismar alanı yaratmadı mı?
Kaldı ki artık ne bu hakka ne de bu sınırlamaya kimsenin itibar ettiği yok!
Ancak neden fıkıhçılar,
uygulamadan kalkmış, dindar insanların hayatında ne işlev ne de değer gören bu yaklaşımla ilgili güncel bir yorum getirmiyorlar, ilginç bir huşu!..
Neyse, konu bu değil.
Diyeceğim,
“geri dönüş yolu” bir ihtiyaç ki fıkıhçılar bile bu opsiyonu tanımak zorunda kalmış, kendilerince nikahı çocuk oyuncağına çevrilmemesi için,1, 3 ile sınırlamışlar.
Bu ihtiyaç,
belki de anneden ayrılmanın travmatik oluşunun bir göstergesidir.
“Hepimiz mi annemizden travmatik bir şekilde mi ayrılıyoruz” denilebilir.
Çocuğu sütten ayırmak için geliştirilmiş kültürel ritüelleri hatırlayın!
Sünnet ritüellerini hatırlayın!
Kültürel bir travma nedeniyle mi yoksa ayrılığın bizzat doğası gereği midir bu geri dönüş opsiyonu, bilinmez, ancak böyle bir olgu var.
Ayrılığı kabullenmek zaman alıyor.. suçluluk, pişmanlık, tekrar deneme ihtiyacı, yalnızlık korkusu, belirsizliğin zorlaması ve daha pek çok rahatsız edici duygu nedeniyle ayrılığı kabullenmek zaman alıyor.. kişi “ihtiyaç duyduğu zamanı”, kendisine “geri dönüş yolunu” açık tutarak tanıyor.
***
Bu yolu kullanmadığımız durumlar yok mu?
Her ilişkinin bitişi “gözümüz arkaya baka baka” mı oluyor?
Hayır!
Bazen bazımız bazı ayrılıklarda “geri dönüş opsiyonunu” özellikle kapatırız.
- Başka biriyle cinsel bir yakınlaşma yaşayarak
- Telefon numarasını değiştirme, tüm iletişim ve ulaşım kanallarını kapatarak
- Başka biriyle bağlayıcı bir ilişkiye girerek
Bu yollar temelde 3 eksen üzerinde birleşir;
- Karşıdakinin dönüşünü engelleme
- Kendi dönüşünü engelleme
- Olası dönüşü mümkün kılacak imkanları (ulaşım/iletişim) engelleme
***
Şöyle dedi
“Ben bir ilişkiden ayrıldığımda, bir daha geri dönmemek için başka biriyle cinsellik yaşarım. Bunu yaşadığımda karşımdakinin bir daha benimle birlikte olmayacağını, bunu kaldıramayacağını bilirim. Bunu bildiğim için, sadece yaşamakla kalmam bunu ona da söylerim.”
“İşe yarıyor mu” diye sorduğumda
“Kastettiğin şey o ilişkiyi bitirmekse, yarıyor. Ancak beni rahatlatıyor mu, sorunu mu çözüyor mu dersen? Hayır!
Bunu yapmış olmak karşımdakinin bana dönüşünü engellemiyor ama dönüşünü mümkün de kılmıyor,
hastalıklı bir durum çıkıyor ortaya.
Ne gelebildiği ne gidebildiği hastalıklı bir durum.
Ben de o da ilişkinin içinde oradan oraya savrulup duruyoruz.
Nihayetinde bitiyor ilişki, ama sonrasında oldukça rahatsız edici pek çok şey yaşanmış olarak…
Anıları hatırladığımdaki kendime kızgınlığım da cabası!”
***
Yukarıdaki kişisel yaşantıda olduğu gibi kişinin “geri dönüş opsiyonunu” kapatması,
genelde bir çatışma durumunda,
baş edilemeyen, zorlayıcı, içsel bir krizin çözümü olarak gündeme getiriliyor.
Yani gerçek bir ayrılık girişimi değil, bir savunma mekanizması.
Kişinin yaşantılamakta zorlandığı acı verici duygu her neyse2 bu duygudan kaçınmak için geliştirilmiş bir çözüm.
Peki sorun çözüyor mu bu davranışlar?
Yukarıdaki örnekte göründüğü üzere, pek öyle olmadığı ortada.
Ya ilişkiyi hasta ediyor ya da kişilerin ilişki içinde birbirlerine olan güvenini zedeliyor,
sürekli kaygı içine sokup, belirsizlik içinde debelenmelerine neden oluyor,
sağlıklı bir bağ geliştirmelerini engelliyor.
Her tartışmada sizinle tüm iletişim, ulaşım kanallarını “engelleyen” biriyle ilişkide ne kadar güvende hissedebilirsiniz?
Her tartışmada “bir başkasıyla flört” etmeye kalkan birine kendinizi nasıl bırakır, duygu ve düşüncelerinizi nasıl açıkça ifade edebilirsiniz?
Her tartışmada sizin “kabullenemeyeceğiniz bir takım söz ve davranışları” kasıtlı olarak sergileyen biriyle, kendinizi çiğneyip nasıl birlikte olabilirsiniz?
Kişilerin bu davranışları bir “çözüm” olarak geliştirmeleri,
sorunu çözmek yerine daha komplike, daha sarsıcı bir sonuç yaratıyor.
Bu nedenle çözüm gibi görünen bu kaçınma davranışları iyileştirilmesi gereken davranışlardır.
Bu davranışları değiştirmek, kişinin kişisel hayatını daha konforlu hale getirir.
Diğer yönüyle bu davranışların,
“arkaik” bir yönünün olduğunu, çocukluğun “erken dönem” tepkilerinden birinin olduğunun altını çizmekte fayda var.
***
Bu davranışları kalıcı bir “bilişsel-duygusal” tepki olarak sergileyenler de söz konusu.
Bu kişiler bu tepkileri göstermeyi ilişkinin “çatışma döneminin dışında da” çözüm olarak düşünürler.
Geri dönüşü engelleyici tepki o anki krize dönük bir kaçınma değil, ilişkinin içinde çözümlenemediği düşünülen soruna karşılık bir tutumdur.
Bu kişiler,
mevcut ilişkinin “o haliyle” sürmesini istemezler, kendilerinin de o haliyle sürmemesi için gereken çabayı harcadıklarını düşünürler.
Engelleyici tutumu,
tükenmemiş beklentilerin, tutkularının3 kendisini “manüple etmesini istemedikleri” için sergilerler.
Ketleyici tutum, manüplasyon kaygısına çözüm olarak üretilir.
Böylece,
Karşılanmayan evlilik beklentisi,
Bağımlılık sorunları,
Rahatsız olunan ve değiştirilmeyen 3 kişilerle ilişkiler,
Rahatsız olunan süreğen davranış sorunları vs…
Sorun her neyse artık çözümlenemeyeceğini düşünüldüğünde kişiler geri dönüşü ketleyici davranışlarla mevcut ilişkiden çıkmaya çabalar.
Ketleyici davranışın nedeni, yukarıda belirttiğim gibi “kendini olası bir manüplasyondan korumak” ve ilişkiden giderken “son olarak ilişkinin bağına yatırım yapmaktır”.
Hansel’in ekmek kırıntısına umut bağlaması kadar çaresizce midir durum?
Diğeri onu kaybolduğu ormanda bulur mu?
“Her seçim bir vazgeçiştir” der, Jean Paul Sartre.
Orman büyük…
Kimbilir!
1 bu da ne demekse! Ayrılıp barışmak evlenip boşanmak ve sonra tekrar evlenip yeniden boşanmak ve hatta sonra yine evlenip yine boşanmak…. Neden oyun olsun? Kim bu kaosu yaşamak ister? Üstelik çevre tarafından “ayrılığı çocuk oyunu yapıyorlar” ya da “ sorunlu insanlar” yaftalamalarını göze alarak kim böyle bir oyun oynamak ister?!
2 belirsizlik, değersizlik, beklenti dayatma, kaybetme korkusu (kaybetme korkusu da kişinin ilişkiyi bitirmesine neden olabilir; hem bu korkuyu deneyimlemekten kaçınma hem de karşıdakini korkutup ilişkinin bitişini engelleme) vs..
3 gerek kendisinde, gerekse karşı tarafta olan beklenti ve tutkunun