GEÇMİŞİ DEĞİŞTİRME ARZUSU
Zamanda yolculuk filmlerinin kültleri arasına giren “Dark”, insanın içini oyan, kabul edilmemiş pişmanlığı ele alır.
Kabul edilmemiş pişmanlık…
İnsanın geçmişi değiştirme arzusundan kurtulamadığı çukur!
“Dark” bu saplantılı arzunun mümkünlüğünü sorguluyor.
Özetle diyor ki
Zamanda yolculuk konulu dizi ve filmlerin pek çoğunun zeminini teşkil eden,
“Gerçekten böyle bir fırsatın olsaydı, geçmişe gidip, değiştirmek istediğini anıyı değiştirebilseydin, hayatın daha iyi olur muydu*”
***
Hepimizin geçmişte yapıp ettiklerimizle ilgili “sorgulamaları” vardır.
Geriye dönseydik,
tekrarlamayacağımız davranışlar,
söylemek istediklerimiz,
söylememek istediklerimiz,
değiştirmek istediğimiz kararlar,
Vardır…
***
İşte tam bu noktada iki farklı tavır kendini gösterir;
Bazımız pişmanlık yaşamaz ama geriye dönebilse farklı davranacağını söyler,
Bazımızsa da geriye dönüp tarihi değiştirme isteğini pişmanlıkla birlikte yaşar.
***
Geriye dönse aynı şeyi tekrarlamayacak olanın pişmanlık yaşamaması açık bir çelişkidir.
“Geriye dönsem farklı davranırdım, farklı karar alırdım, ama pişman değilim!”
demek, ne demek?
İnsan rahatsız olduğu ve değiştirmek istediği davranışla ilgili neden pişmanlık duymaz?
***
Geçmişi değiştirme arzusu, terapilerimin sık işlediği konulardan biridir.
Kimin hayatı böyle değildir ki!
Değiştirme arzusu duyup neden pişmanlığın duyulmadığını sorduğumda gelen ilk cevap, elde edilen tecrübeolur.
“Yaşadığım şeyler bende tecrübe oluşturdu, yaşamamış olsaydım bu tecrübeleri elde edemezdim. Bu yüzden pişman değilim!”
Mantıklı bir açıklama.
Acaba?
Öyle mi gerçekten?
Eğer öyleyse gerçekten, tecrübe kazanmış olmak bu kadar önemliyse, geçmişi değiştirme arzusunu neden hissediyorsun?
Bazen pişman olma düşüncesi kişinin karşısındakine haksızlık ettiği düşüncesine kapılmasına neden olur, bu yüzden almaz pişmanlığı üstüne.
Bazen de pişmanlıktan kaçış, suçluluk ve buna neden olan davranış sarmalına yuvarlanmanın sonucudur.
***
Dedi ki
“Hayatım yakınımda olan insanlara iyilik yapmakla geçti. En çok da yeğenime onca yardım etmişken karşılığında gördüğüm davranışlar beni çok üzdü.”
“Pişman mısın?” dedim.
“Geçmişe dönsem böyle davranmazdım ama pişman değilim” dedi.
***
“Onunla birlikte olmamalıydım. Yanış bir karardı onunla birlikte olmam.” Dedi.
“Pişman mısın?” dedim.
“Hayır, değilim” dedi.
***
Pişmanlık, öfke gibi değiştirici/dönüştürücü gücü olan, sarsıcı bir duygu/davranıştır.
İnsanın geçmişteki davranışlarından hoşnut olmama duygusudur.
Kişinin eyleminden sonra hissettiği üzüntü, utanç, mahcubiyet, suçluluk karşımı bir duygu hissetmesi ve bu hissin yarattığı “geçmişi değiştirme arzusu” duymasıdır (keşke!).
“Keşke öyle yapmasaydım!”
“Keşke şöyle yapsaydım!”
Pişmanlık suçluluk duygusu içerebilir, ancak suçluluktan farklıdır.
Vicdan azabı pişmanlığın en güçlü şeklidir ve çok daha derin bir suçluluk bileşenine sahiptir.
Utanç ve mahcubiyet duygularının pişmanlıktan farkı, taşıdıkları toplumsal ve kültürel özelliklerdir;
kişi toplumun onaylamadığı bir davranışı için toplum baskısı nedeniyle utanç hissedebilir ama bundan kişisel bir çıkar sağlamışsa pişmanlık duymayabilir.
***
Pişmanlık öfke duygusu gibi kişinin ilişki kurduğu, beklentisi olduğu şey/kişiyle ilişkisini değiştiren,
onunla olan bağını sorgulatıp kopartan,
kişinin vazgeçişini mümkün kılan, bir duygu/düşünce durumudur.
Bastırılan bir öfke nasıl ki kişinin beklentisinin devamını mümkün kılıyor, umudunu sürdürmesine imkan tanıyorsa,
Kişinin rahatsız olduğu bir kararı ya da davranışıyla ilgili değiştirme arzusu duyup pişmanlık yaşamaması da kişiye aynı imkanı tanır;
değişime direnci ve beklentiyi mümkün kılar.
Yeğenine yaptığı yardımı hayal kırıklığı yaşadığı için geriye dönse yapmayacağını söyleyen ancak bu davranışı için pişman olmayan danışanın çelişkisinin nedeni;
bu pişmanlığın onu “kişiler arası ilişkilerini değiştirmeye” zorlamasıdır.
Çünkü bu davranışı sadece yeğenine karşı değil,
çevresindeki herkese karşı geliştirmektedir.
Pişman olduğunu kabul ederse, ortaya çıkacak sorudan kaçınır;
“Peki neden insanlarla verici davranarak ilişki kuruyorsun?”
Yaşadığı ilişkinin hata olduğunu düşünen,
ancak pişman olmadığını söyleyen danışanınsa bilinç yüzeyinde ve derininde “iki” farklı direnci vardır.
Kabul edilmemiş pişmanlığın nedeni, bilinç yüzeyinde tükenmemiş beklentiyi,
derinde ise kabul edilmiş pişmanlığın ardından soru oklarını kendine çevirmek zorunda kalmasıdır.
***
“Pişmanlık hemen gelmez. Çetin yollara uğrar ilk önce”
der, Cengiz Aytmatov…
Geçmişte aldığınız kararlardan, söylediklerinizden ya da söylemediklerinizden, yaptıklarınızdan ya da yapmadıklarınızdan rahatsızlığınız varsa ve “geçmişe dönsem aynı şeyi yapmazdım” diyor, ama pişman olmadığınızı düşünüyorsanız;
Ya halen sizi tüketen beklentiniz vardır,
Ya da aynı hatayı yapmanıza neden olacak değişime direnciniz vardır.
Bu yüzden,
kişisel kıyamet,
“pişmanım” dediğinizde başlar.
Nazilerin Yahudi kampı Auschwitz’de
henüz 16 yaşındayken tifüsten hayatını kaybeden Anne Frank’ın günlüğünden bir sözle bitireyim cümlemi;
“Ölüler yaşayanlardan daha çok çiçek alır. Çünkü pişmanlık minnetten daha güçlüdür.”