ERKEKLERİN EKONOMİ KAYGISI, NEVROTİKTİR!
Ekonomi,
En dar anlamda “gelir ve harcamaların ihtiyaçların karşılanması için yönetilmesidir”.
***
Erkek ve kadının cinsel kimliklerinin kendilerine dair “nevrotik” kaygıları vardır.
“Ekonomi kaygısı” hem kadın hem de erkek için söz konusu olsa da erkeğin kaygısı “nevrotik” seviyededir.
Pek çok çiftin/evliliğin en önemli sorunudur, “ekonominin nasıl yönetileceği” hususu.
İhtiyaçların zamanlaması, nasıl karşılanacağı hususu tartışma konularının başında gelir.
Ben bu konuda,
sorunu yaratanın da derinleştirenin de “erkek” olduğunu düşünüyorum, istisnaları kenarda tutarak.
Erkekler kendi kaygılarını gerçekçi bulup,
kadını savurgan ve düşüncesiz olmakla itham etse de gerçekte olan,
erkeğin algılama kusurudur.
Üstelik,
İlişkide ekonomik olarak güçlü olan taraf olması, kültürün ona ekonomiyi yönetme hakkını vermesi nedeniyle erkeğin nevrozu çiftin nevrozuna dönüşüyor.
***
Erkeğin ekonomiyle ilişkisinin nevrotik olduğu anlatabilmek için, önce nevrotik kaygının ne olduğunu açmam gerek.
Kaygı bozukluğu,
kişilerin, çevrelerinden ya da kendi bedenlerinden gelen uyaranları tehdit olarak algılaması, buna eş değer olarak kontrol edemedikleri bir huzursuzluk ve gerginlik yaşamaları ve bu duygular sebebiyle de bunu yaratacak durumlardan kaçınmalarıdır.
Kişinin yaşadığı kaygının nevrotik bir kaygı olduğunu gösteren 2 ana kriter;
Kaygı verici durumun risk değil tehdit olarak algılanması
ve tehdit olarak algılandığı için kaçınma davranışı geliştirilmesidir.
Tehdit algılaması
Kaçınma davranışı
Normal düzeydeki bir kaygı, kişi için risk olarak değerlendirilir.
Kişide yoğun bir gerilim ve panik yaratmaz, kişinin davranışlarını rasyonaliteden koparmaz.
Araca bindiğinizde kaza yapma riskiniz vardır, peki bu risk sizin arabaya binmenizi engeller mi?
Hayır.
Riski kabul eder, arabaya binersiniz.
Risk tehdit gibi algılandığında, araca bindiğinizde aracın kaza yapma ihtimalini yüksek olasılık görürsünüz;
risk artık bir ihtimal değil önünüzdeki gerçektir.
Tehdit algılaması; riskin gerçekleşme ihtimalinin artması, durumun ciddileşmesidir.
Kaygıyla yaşayabilirsiniz,
ancak tehditle yaşayamazsınız, o yokmuş gibi davranamazsınız.
Kaygının tehdit olarak algılandığını gösterense;
Kişinin kaygı duyduğu şeye karşı geliştirdiği “kaçınma davranışıdır”.
***
Erkeğin ekonomiyle kurduğu ilişkide de işte bu sorun söz konusudur.
Onun ekonomiyle kurduğu ilişkinin nevrotik olduğunu gösteren,
riskin tehdit olarak algılanması nedeniyle davranışlarının rasyonaliteden kopmasıdır.
Evin ihtiyacı için aylık bütçeyi gözden geçirip harcama yapmak, kaygıdır;
Ancak bütçeyi kontrol etmeden harcamayı reddetmek, nevrotik bir davranıştır.
Böyle bir durumda kişi,
rasyonel bir bakış açısı geliştirmeden, düşünüp sorgulamadan, daha baştan durumla ilgili tavır almıştır.
O, harcamaya daha baştan karşıdır.
Erkeğin ekonomiyle nevrotik bağ kurduğunu gösteren “harcamalara karşı kaçınma” davranışı dışında, başka somut göstergeler vardır.
sıralayayım:
- Kadın ekonomiyle ilgili karar süreçlerinin dışında tutulur. ihtiyaç maddeleri ya ertelenerek karşılanır ya da kısıtlanır. Yatırımların yapılmasında kadın dışlanır, ihtiyaçların karşılanma bilgisi paylaşılmaz. Banka hesapları, kazanç gizlenir.
- Bir başka gösterge erkeğin kendi ailesiyle kurduğu ilişkidir. Pek çok erkek ekonomi kaygısı nedeniyle ailesine karşı kendisi gibi davranamaz. Ekonomik olarak yardım alıyor, güvende hissettiriliyorsa onlara karşı onların rahatsız olacağı duyguları bastırır, onların onayına ihtiyaç hisseder, eşini ya da sevgilisini bu onay beklentisinin bir parçasına dönüştürür.
- Bir başka gösterge, erkeğin iş hayatıyla kurduğu ilişkidir. Kaygı nedeniyle; işi kendisine aitse sürekli çalışma ihtiyacı, çalışmayı azalttığında suçluluk ve kaygı duyma, tatil yapmaya ve dinlenmeye karşı direnç gösterilir. Bir kurum da ya da iş yerinde çalışıyorsa, patrona, müdüre amire karşı kendisi gibi olamama, duygusunu, sözünü, tepkisini bastırma, onaylanmaya yoğun ihtiyaç kendini gösterir.
- Erkeğin ekonomik kaygısının nevrotik olduğunu gösteren bir başka husussa flört/eş seçimidir. Arzu duyduğuna değil de kendini güvende hissettirecek bir vasfa/özelliğe sahip birini seçmesi, erkeğin ekonomiyle kurduğu nevrotik ilişkiyi gösterir. Kadının çalışması, sosyo-ekonomik sınıfı, maddi imkanları, ailesi gibi hususların erkeğin eş seçiminde etkin olması, rasyonel bir tutum gibi görünse de nevrotik bir eğilimin sonucudur. seçim bunun zıddı yönünde de olabilir; erkek arzu duyduğu ancak kendini ekonomik açıdan yetersiz hissedeceği kadınlardan uzak durabilir, arzu duymadığı ancak kendini yetersiz hissetmeyeceği kadınları tercih edebilir.
***
Ekonomik güç, erkeğin kişilik olarak değerini gösterir.
Kazandığı para ve sahip olduğu nesneler ölçüsünde toplum içinde kıymet görür.
Çocukluktan itibaren bu öğretilir.
Kız çocukları için “bir mesleğin olması lazım, para kazanman lazım” deyip, bir an önce iş hayatına atılması için çabalandığını görür müsünüz?
Hayır.
Son yıllarda kız çocuklarına bu motivasyon aşılansa da sebebi hayata dair kaygı değil, erkek eline bakması, ona mahkum olmasının engellenmesi düşüncesidir.
Erkek çocuklarının cinsel kimliğine,
“cinsellik” ve “ekonomi” üzerinden değer kriteri aşılanır.
Çocukluktan itibaren “paran yoksa adam değilsin” diye başlayan cümleler ve bunu işleyen yaklaşımlarla cinsel kimlik inşa edilir.
Cinsellik ve ekonomi, erkeği tanımlayan “şey” olur.
Bu nedenle ekonomi,
erkeğin kendini “değerli” ya da “değersiz” hissettiği, bununla ilgili sürekli kaygı duyduğu bir alan haline gelir.
Böylece erkek için ekonomi,
varoluşsal bir kaygı olmaktan çıkar, bir kimlik krizine dönüşür.
Kişiliğin bir parçası olmadığı halde, ekonomi kişiselleşir.
Artık mesele ekonomi değil,
erkeğin kendi cinsel kimliğini ekonomi üzerinden onama çabasıdır.
Bu nedenle ekonomiye dair her türlü olumlu/olumsuz durum,
erkeğin kendini değerli ya da değersiz hissetmesine neden olur.
İnsan para kazanamadığında hayatıyla ilgili, ihtiyaçlarını karşılayamamakla ilgili elbette endişe duyar.
Ancak erkeğin yaşadığı endişe bu değildir.
O bu kaygıyı; değer görüp görmeme, sevilip sevilmeme kaygısına dönüştür.
İşte nevroz budur!..
Sadece erkekler değil erkek ve ekonomi ilişkisine bu şekilde bakan.
Kadınlar da böyle bakıyor.
Bu durum “erkeğin ekonomiyi cinsel kimlik sorununa dönüştürmesini, patolojisini destekliyor.”
Kuşkusuz “tüm erkekler böyle değil diyebilirsiniz.”
Farklı davranan erkekler söz konusu olabilir.
Parayla ilişkisi, eşiyle ilişkisi, iş hayatıyla ilişkisi farklı olan erkekler söz konusu olabilir.
Ancak yakından irdelendiğinde bu kişilerde nevrozun şekil değiştirdiği görülecektir.
Bu patoloji tüm erkekler için söz konusudur.
Çünkü, erkek olmak bu demektir.
***
Ekonomik kaygı erkeğin cehennemidir!
Bu kaygı nedeniyle hayatı kaçırırlar, ıskalarlar.
Pek çok erkeğin ölürken hissettiği pişmanlığın nedeni budur.
Ekonomiyle ilişkileri satın alma, kontrol etme, kaybetmeme üzerine kurulu hayatlarının kaçınılmaz sonu, budur.
Babamın 9-10 yaşında manifaturacıya tezgahtar olarak vermesiyle başlayan “ekonomi meselem”,
benim için de nevrotiktir.
Harcadığımdan fazla kazanıp, bundan gururlansam da,
gerçek olan,
“kazandığım kadar harcayamamış olmam, bundan korkmuş olmamdır”.
Çalışmadığım zaman ne yapacağımı, nasıl yaşayacağımı bilememem, hafta sonlarından, bayramlardan, tatillerden rahatsız olmam bundandır…
Oysa,
sürekli biriktirmeye çalışarak elde edeceğimi zannettiğim güven duygusu,
boş bir seraptan başkası değildi!