Erkek Olmak..
ERKEK OLMAK,
TANRI OLMAYI İSTEMEKTİR!
Erkek olmak; ne yaşadığını, nasıl yaşadığını anlamaya çalıştığında tuhaf bir şeydir.
Gariptir çoğu zaman…
İçinde dinmez bir acı,
anlaşılmaz bir savrukluk vardır…
Bir gemidir ve onu barındıracak hiçbir liman yoktur,
Kimi küçük gelir koy’ların kimi büyük…
Hiçbir yere demirleyemez…
Arayış içinde olduğu söylenir hep.
Ama, “neyi” aradığını ne kendi bilir, ne de aradığını söyleyenler.
Erkek olmak,
Ulu dağların buz tutmuş karlı tepelerinde keskin ve soğuk fırtınadır.
Çağlayan nehirdir bazen. Nehirde o’nu aramaktır, elindeki kılıcı almanın ihtirasıdır.
Namlunun ucunda mermi olmaktır. Hedefi on ikiden vurma heveslisidir lakin bilmez ki hedef kendisidir…
Erkek olmak,
Ölüme gitmektir, sevgiliye gider gibi.
Hırs denizinde yelken açmak, kahır kuyusunda boğulmaktır.
Bazen yalnızlık,
Bazen gösterilmemesi gereken güçsüzlük,
Bazen saramadığı yaralar için çaresizlik,
Hiçbir zaman tamamlanamayacağını hissedip, eksiklik içinde boğulmaktır.
Erkek olmak,
Doğuştan gelen parçalanmışlığı birleştirmeye çalışmaktır.
Yitirdiği, yitirmek zorunda kaldığı anneyi aramaktır tüm kadınlarda.
Erkek olmak,
Güçlü olmak zorunda kalmaktır.
Güçlü olmaktır.
Güçlü olandır.
Kaostur.
Dinmeyen fırtına,
Bitmeyen yağmur,
Yüzü kesen soğuktur…
Erkek olmak,
Savaşmaktır oyun oynar gibi.
İktidardır!
Erkek olmak,
Müşrikliktir!
Tüm “ahit”lerde müşriklik, onda sıfatlaşır.
Erkek olmak,
Kadının Tanrılığına soyunmaktır.
Kadının Tanrısı olmayı istemektir.
Kendisinden başkasına tapınılmasına tahammül edememektir.
Erkek olmak,
Bir kadının, hiçbir erkeği istemeyecek kadar kendine tapmasını istemektir,
Erkek olmak,
Tanrı olmaya özenmektir,
Erkek olmak,
Tanrı olmayı istemektir!
Kadın istemez,
Bilir ki, erkeğin Tanrısıdır!