Narsistle İlişki
Sorunlu bir kişilik olarak Narsizm’den bahsederlen, “Patolojik Narsizm”i konuşuyoruz.
Kategorik olarak bir de “Normal Narsizm” var.
Her insanın normal düzeyde bir “narsizme” sahip olması, hem kişisel mutluluğu hem de kişiler arası ilişkiler açısından tatminkar bir durum yaratır.
“Normal Narsizmden” kasıt,
kişinin kendi iç saygısını, sevgisini kazanabileceği “çevre beklentilerini karşılayabileceği duygusunu” hissetmesidir.
“Çevresinin beklentilerini karşılayabileceği hissinden” kasıt ise şudur:
Çevremiz bizden;
kendimize güvenen, sorun çözen, mücadele eden, kendini ve becerilerini geliştiren, başkalarını anlayan (empati kuran), yardım eden/destek olan, sorunlar karşısında sorumluluk alan, bağımsız karar alabilen bireyler olmamızı bekler…
Böyle biri olursak bizi güçlü görür, saygı duyar, sever, değer verir, bizimle ilişki kurmak, bize bağlanmak isterler.
“Çevrenin bu beklentisini karşılayabilen biri olmanın” içsel karşılığı;
kişinin kendine güvenen, kendini değerli bulan, başkalarının fikirlerine göre kendini tanımlamayan bir kendilik algısına yani narsizme sahip olmasıdır.
İşte bu düzeydeki normal narsizm, kişilerarası ilişkiler açısından bir sağlık göstergesidir.
Bu hepimizde açık ya da gizil olarak vardır.
Patolojik Narsizm’in özelliklerine önceki yazımda atıfta bulunmuştum.
Kendini algılamadaki aşırılaşmış güven (kibir),
başkalarını aşağı görme/aşağılalama,
empati yoksunluğu,
kötü davranma ve
çıkarcılık kişilik özelliklerine sahip bu bireyler;
başkalarını önemsemez görünseler de içsel olarak “başkalarının düşünceleriyle beslenmeye bağımlıdırlar”.
Patolojik Narsizm’i Normal Narsizm’den ayıran da budur.
Narsizm’den bahsedildiğinde aklan gelen cinsiyet, erkektir.
Bununla ilgili kanıtlanmış bir araştırma sonucu yoksa da klinik gözlemlerin bu yönde olduğu söylenir, lakin ben bundan pek emin değilim!
Narsizm’in erkeklerde kendini daha kolay/rahat dışarıya vurabiliyor olması, bu konuda onları potansiyel yapmaz.
“Narsist erkek-çekingen/güvensiz/kaygılı kadın” ilişkisi, en bilindik “ilişki modellerinden” biridir.
Narsist erkeğin yanıltıcı güç yansıması kaygı dindirir.
İlişkiyi kendini güvende hissedeceği bir alan olarak gören kadınlar için bu erkekler, hep çekici olmuştur!..
İlişki içinde baş edilmesi zor bir kişilik olarak ortaya çıktığında ise kadına;
“Ayrılık”,
“Tedavi ettirmeye çalışarak” ilişkiyi sürdürmek,
Ya da
“Narsizm’i paylaşmak” kalır.
Normal Narsizmle Patolojik Narsizm arasındaki sınır, oldukça geçirgendir.
Bu nedenle neyin “patoloji” neyin “normal” olduğu hususu, oldukça karmaşıktır.
“Kilitlediği kapıyı kaç kez kontrol ettiğinde normal kaç kez kontrol ettiğinizde obsesif olur kişi?” sorusundaki griliğe benzeyen bir karmaşıklıktır bu.
Narsist karşısındaki kişi olarak sizin bunu tanımlamanız zordur.
Bana sorarsanız gereksizdir de!
Üstelik tarafsınız ve manüplatif şekilde değerlendirmeniz çok olasıdır.
Bu nedenle tanımlamaya çalışmak yerine ilişkideki “duygularınıza” odaklanmanız daha gerçekçi bir zemin yaratır.
Narsist biriyle ilişkide kendinizi nasıl hissedersiniz?
Narsizmin patolojiye kayma oranında “dinlememe” davranışı ortaya çıkar.
Narsizmi pataolojik düzeyde olan biriyle sohbet ettiğinizde, sizi “dinlemediğini”, “anlamaya çalışmadığını”, “duygularınızı önemsemediğini” hissedersiniz.
Çünkü Narsist kişiliğin en önemli özelliklerinden biri, “empati yoksunu” olmasıdır.
Karşı tarafın hislerini, düşüncelerini, onun dünyasını göremez.
Sizi takdir etmez, övmez, yüceltmez, bunu yapsa da siz kendinizin övüldüğünü değil onun “kendini” övdüğünü hissedersiniz.
Överken bile kendisinin övülmesini, yaptığından minnet duyulmasını bekler.
Aldığınız kararlarda ya kendini dışarı alır kararı size bırakır ya da kararları kendisi alır ve sizi dışarı da bırakır.
Onunla birlikteyken hayatlarınızın birbirine “değmediğini” hissedersiniz.
Onun yanındayken kendinizi “yalnız” hissedersiniz.
Onunla sohbet etmek “cevabı olmayan sorular sormak” gibidir.
Kendinizi sıklıkla “boşluğa konuşuyormuş” gibi hissedersiniz.
Çoğu zaman onu dinlemek sıkıcıdır.
Başlangıçta keyif aldığınız konuşmalar, zaman ilerledikçe dikkatinizin dağıldığını, tepki göstermesin ya da rahatsız olmasın diye “dinliyor” gözüktüğünüzü fark edersiniz.
Narsist biriyle ilişki çoğu zaman “öfke” yaratır.
Bu öfkeyi bazı kişiler hisseder, yansıtır, bu açık bir çatışma demektir.
Bazı kişilerse öfkeyi bastırır, diğer bazıları ise bunu kendine bile söylemez.
Öfkeyi dışarı yansıtanların ilişkileri genelde uzun sürmez.
Onunla birlikteyken “diğer insanlarla görüşmekten kaygı duyarsınız”.
Sizin hissettiğiniz şeyleri başkalarının hissetmesinden, sizin gördüğünüzü başkalarının görmesinden endişe eder, gerilirsiniz.
Gizil bir utanç hissedersiniz.
“Narsizmin paylaşılması” durumunda ise tıpkı “paranoyanın paylaşılması” gibi narsistin kendini yüceltilmesine yanındaki de “eşlik” eder.
“Paylaşılmış narsizm” durumunda narsizm artık sorun olmaktan çıkıp kitleselleşir.
Burada artık bir ilişki yoktur.
Narsistin yanındakiler de kendilerini onun üzerinden tarif/ifade eder.
Benleri ortadan kalktığı için artık bir “çatışma” da söz konusu değildir.
Narsizmi patoloji boyutuna varmış biriyle ilişkiyi sürdürmenin tek yolu, onun narsizmini paylaşmaktır.
Bunun dışındaki yollar, onunla yaşayan kişi için mutsuzluk demektir.
Onu değiştirmeye çalışmaksa beyhude bir çabadır.
Onun “kötü biri olmadığını”, bir bozukluğu nedeniyle böyle davrandığını düşünmek, bataklıktır.
Kişilik bozuklukları psikiyatrik hastalıklar gibi değildir.
Değişeni çok azdır.
Tedavi edilemezler.
Kendisinde bir sorun olduğunu düşünenler, bunun için ciddi çaba harcayanlar, ancak “uzun uğraşılar” sonucunda mesafe alırlar.
Obsesifler ve bağımlı kişilik bozuklukları değişime daha açıkken, narsistler ve antisosyaller değişime kapalıdır.
Kendilerinde yıkıcı etki yaratan bir kayıp yaşadıklarında “değişim için motivasyon” bulabilirler.
Son söz:
Narsist biriyle ilişkiniz varsa ve ona bağlı hissediyorsanız, işiniz zordur, bilesiniz…