Boşanmış Anne Babaların Flörtleri
Otur oturduğun yerde!
Boşanmış ebeveynlerin hem kendileri hem de onlarla flört eden kişiler, boşanmış ve çocuk sahibi olmanın ilişkiye büyük bir yük bindirdiğini düşünürler.
Bu algı, boşanmayı düşünen ebeveynler için boşanma önünde bir engel,
boşanmış ebeveynle ilişki yaşamayı düşünenler için de ilişkiden geri durma sebebidir.
Bu “zorluk” algısı sadece onlar tarafından yaşanmaz, çevre de benzer bir düşünceye sahiptir.
Ve hatta kişilerin böyle düşünmesinin temelinde çevrenin belirleyici etkisi vardır.
Bu nedenle,
boşanmak isterseniz çevrenizdeki herkes sizi bu “gerekçeyle” durdurmaya çalışır;
“boşanacaksın da ne olacak”,
“daha iyisi mi çıkacak önüne”,
“çocuğun var, başkasıyla zor olur”,
“bekar biriyle birlikte olamazsın seni anlamaz, çocuğu olan biriyle de bir sürü sorun yaşarsın!”
Eh bu kadar motive edildikten sonra, insanın kendine “otur oturduğun yerde” demesi kaçınılmaz olur!…
Çocuk sahibi bekar ebeveynin kaygısı
Çocuk sahibi bir kadın ya da erkek olmak, çocuk sahibi olmadan önceki yani bekar olunduğu dönemdeki rolün çok dışında/başka kaygılara sahip olmak demektir.
Yeni bir ilişki söz konusu olduğunda kişi sadece kendisinin ne hissettiğiyle ilgilenmez (hatta çoğu zaman kendi hisleri çocuğuyla ilgili kaygıların ardına itilir),
“bekar ebeveyn” çocuğunun ne hissedeceğiyle meşgul olur.
Birlikte olacağı kişi çocuğunu sevecek midir?
Ona iyi davranacak mıdır?
Çocuk ilişkinin güvensizlik nesnesine dönüşür
Taraflardan birinin ya da her ikisinin boşanmış ve çocuk sahibi olması durumunda evlilik, çocuklar üzerinden alınganlıkları, tartışmaları merkezine alır.
Kıyaslamalar, öfke…
Çocuğun gerçek ebeveyni “olmayan” taraf, diğeri için kuşku nesnesi olur.
Kendisi gibi korumacı yaklaşmaması sevgisizlik olarak değerlendirilir.
Bu sorun o kadar derinden, o kadar güvensizlik temeline oturur ki;
Çocuğun erkek tarafından şiddet ve cinsel taciz görmesi, kadın tarafından kötü muamele görme kaygısı;
açık ya da gizli güvensizlik zemini haline gelir.
Çocukların uyumsuzlukları ise ayrı sorundur.
Kardeş olmadıklarının gizil ya da açık şekilde altının çizilmesi “ailenin birlik oluşturmasının” önündeki engelgibi görünür.
Kayıp sendromlarının en ağırı “eş sendromu” olsa da yaşayanlar için en güçlü bağlılık/bağımlılık;
çocuklardır.
Bu nedenle çocuklara dair her kaygı anne baba için yeni ilişkinin/evliliğin sorgulanma nedenidir.
Boşanmak “ikinci el” olmak demektir
Bir başka mesele ise “boşanmış” olmanın toplumda yarattığı statü kaybıdır.
Bahsettiğim statü kaybı evli çiftlerin boşanmış ebeveynleri kendileri için bir “tehdit” olarak görmesi değil!
Bu sorun var, o ayrı!
Bahsettiğim, artık bir parçanız eksilmiş, kusurlu, defolu oluşunuzdur.
Letgo’da yazlık ev için ikinci el eşya bakarken, annem
“milletin kullandığı eşyaları niye alacaksın, yenisi al” deyip çıkışmıştı.
“İkinci el olmak (ikinci el) kusurluysa dulları kim alacak!” demiştim.
Basmıştı kahkahayı!
Birinin bir şeyi ellemesi onu neden ve nasıl “kusurlu” yapıyor?
Çocuk sahibi olmak boşanmış erkek ya da kadın olmak kadar “eksiltici” bir durum gibi algılanmaz.
Ancak bunun nedeni çocuk sahibi olmanın değer kaybı “yaratmaması” değildir.
Bekar erkek ya da kadının boşanmış biriyle eksiği-kusuruyla birlikte olma ihtimali vardır,
lakin çocuk sahibi bir ebeveynle zaten yoktur!
Statü kaybı tartışma konusu bile değildir!
Boşanmış ebeveynlerin ilişkileri, bekarların ilişkilerinden daha sıkıntılı mıdır?
Tüm bu tablo boşanmış bir ebeveyn olarak ilişki yaşamanın ya da “onunla ilişki yaşamanın” ne denli zor olduğunu gösterebilir.
Peki öyle midir?
Boşanmış bir ebeveynin flörtleri, evlilikleri bekar olanlara göre daha zor mudur?
Boşanmış bir anne ya da babayla flört ya da evlilik, bekar bir erkek ya da kadınla olmaktan daha mı zordur?
Hayır!
Bu algı baştan sona yargılar ve yanılgılarla doludur.
Yargıların kökeninde evlilik kurumuna yüklenen “pozitif” anlamlar,
boşanmalara yüklenen “negatif” anlamlar,
aile kurumuna yüklenen “kutsal yaklaşımlar” vardır.
Ve ayrıca çocuk sahibi olmaya yüklediğimiz iç güdü kökenli “bağımlılıklarımızla” ilgilidir.
İşte bu algılamalar, “sorunun çok büyük bir sorunmuş” gibi algılanmasına neden olur.
İlişkinin tabiatında çatışma ve sorun vardır.
Bu kaçınılmazdır!
Boşanmış ebeveynlerin ilişkileri bekar olanların ilişkilerine göre daha zor değildir.
Sorunlar daha çok da değildir.
Kişilerin sayısının çok olması sorunların da çok olduğunu düşündürtse de bu bir yanılsamadır.
Bekarların flörtündeki/evliliğindeki sorunlar boşanmış ebeveynlerin flörtlerinden/evliliklerinden farklıdırsadece.
Olan budur!
Altını çizerek belirteyim:
Sorun daha zor ya da daha çok değildir;
Daha farklıdır.
Nesne değişmiş ancak özne aynıdır!
Bekar dönemiyle kıyaslayıp boşanmış bir ebeveyn olarak flörtün ya da evliliğin daha zor olduğunu düşünenler bekar dönemindeki flörtlerde yaşanan zorlanmaları unutmuşlardır.
Oradaki öfkenin, zorlanmanın üstü örtülmüştür, yanılgı buradan kaynaklanmaktadır.
Beklentileri doğru ifade edememe ve yine beklentiler nedeniyle anlatılanı anlatıldığı gibi algılamama üzerine kurulu iletişim çatışmasının nesnesi değişmiştir,
çatışmanın kendisi değil!
Sorunun çözümü “iletişimde” yatar
Çözüm, duygu ve düşüncelerin açıkça ifade edilebilmesinde ve anlaşılmasında yatar…
“İletişim” deyince hepimizin anladığı şey karşımızdakiyle türkçe konuşmak oluyor,
lakin mesele dil sorunu, kelime dağarcığı sorunu değildir.
İletişim sorunu aynı dili konuşan insanların “anlaşamaması” sorunudur.
“Türkçe konuşmuyor muyum ben, neden anlamıyorsun!”
“Dediğini anlıyorum ne diye kırk kere tekrar ediyorsun!”
Yakınmalarıdır kastettiğim.
İletişim sorununun ne olduğunu kavrayabilmenin yolu,
kendinizi çok iyi tanıdığınız,
kendinizi çok iyi anlattığınız,
karşı tarafı çok iyi anladığınız yanılgısından kurtulmaktır.
Her iki tarafın da çocuğunun olması birbirlerini daha iyi anlayacakları zannını doğursa da bu düşünce gerçeği yansıtmaz.
Çocuğu olan birinin kaygılarını anlamak için diğer tarafın çocuğunun olmasına gerek yoktur.
Hadise;
sizin kendinizi anlatabilip anlatamadığınızla karşı tarafın empati yeteneğinin olup olmamasıyla ilgilidir.
Duygunuzu anlatamıyorsanız ya da empati yeteneğiniz gelişmemişse 10 çocuğunuz da olsa sorun çözümüne katkısı olmaz.
Diyeceğim o dur ki
Evliyseniz, bu kaygılar nedeniyle “istemediğiniz” bir ilişkiyi sürdürmeyin.
Boşanmışsanız ve çocuğunuz varsa “daha çok sorun yaşayacağınız” kaygısıyla ilişkilerden geri durmayın.
Bekarsanız, boşanmış ya da boşanmış ve çocuğu olan olan biriyle
flört etmekten/evlenmekten, “daha fazla sorun yaşayacağınız” kaygısıyla geri durmayın.
Bu kaygıların altı boştur.
İlişkiyi ve evliliği yaşamadan ne olacağını bilemezsiniz!