BAĞIMLILIK NEDİR?
Bağımlılık kriteri, kişi üzerinde aşağıdaki belirtilerin en az 3’nün bulunmasıdır;
- Tolerans; kişinin bağımlılık ilişkisi kurduğu düşünülen “şey”i daha fazla istemesi, daha fazlası gerçekleştiğinde ise onun da daha fazlasının istenmesi.
2.Yoksunluk; kişinin bağımlılık ilişkisi kurduğu düşünülen “şey”le olan ilişkisi azaldığında, kişinin bu duruma karşı fizyolojik ve psikolojik tepkiler vermesi.
3.Kişinin bağımlılık ilişkisi kurduğu düşünülen “şey”le olan ilişkisinde, kişinin ilişki miktarıyla ilgili algı gerçekliğinin maniple olması.
- Kişinin bağımlılık kurduğu düşünülen “şey”le ilişkisini azaltma ya da kesme girişimlerinin başarısızlığa uğraması.
- Kişinin bağımlılık ilişkisi kurduğu düşünülen “şey”le ilişkisinde o “şey”i elde edebilmek için uzun süre zaman harcaması.
- Kişinin bağımlılık ilişkisi kurduğu düşünülen “şey”le kurduğu ilişkinin yoğunluğu nedeniyle kişinin sosyal, kültürel ve kişisel etkinliklerinin azalması.
- Kişinin bağımlılık ilişkisi kurduğu düşünülen “şey”le olan ilişkisinin kendisine hem fiziksel hem de psikolojik zarar verdiğini düşünmesine ragmen bu ilişkiyi sürdürmesi.
Bu tanı kriteri, DSM VI’ün “madde bağımlılığı” kriteridir.
Bu maddelerden en az “üçünün” kişide bulunması,
o kişiye “madde bağımlısı” tanısı konulmasını sağlar.
“Madde” deyince aklınıza “hap” gelmesin!..
Alkolden tutun da tüm uyuşturucu maddeler bu kapsamdadır.
Peki,
Size tanıdık geldi mi bu belirtiler?
Günümüz moda kavramlarından olan “İlişki bağımlılığı” psikolojik ruh hali de yukarıdaki belirtileri (semptomları) içerdiği için bu tanımı alır.
Daha fazlasına ihtiyaç hissetme,
yoksunluk krizi,
ilişkiyle ilgili algı gerçekliğinin maniple olması,
ilişkinin azalması yada kesilmesinin yarattığı kriz,
ilişkiyi elde tutmak için harcanan yoğun çaba ve zaman, kişinin o ilişki dışındaki hayatının neredeyse durma noktasına gelmesi ve kişinin ilişkisinin kişisel hayatına olumsuz yansıdığının farkında olmasına ragmen kendini ilişkiyi sürdürmekten alıkoyamaması…
Bunlar hemen hepimizin ayrılık süreçlerinde yaşadığı psikolojik süreçler.
Bunları yaşamadığını düşünen kişiler,
ya bağlanmasını farklı alanlara geliştirmiş ya da ilişki yaşamış olsalar da gerçek anlamda bir ayrılık süreci yaşamamış kişilerdir.
Gerçek anlamda “kabul edilmiş ayrılık acısı”, yukarıdaki tüm semptomların ortaya çıkmasına neden olur.
Tüm madde bağımlılığı tedavilerinde tedavinin asıl sürecinin ilişkiler üzerinden yürümesi boşuna değildir.
Çünkü,
temelde tüm bağımlılıkların ilişki bağımlılığının (tamamlanmamış anne ayrılığı) versiyonları olduğu düşünülür ki benim kanaatim de böyledir.
“İlişki bağımlılığı” DSM tarafından bir hastalık ya da bozukluk olarak tanımlanmaz.
Böyle bir hastalık tanısı yok.. Bu tanımlama, sosyal çalışmacılar tarafından dillendirilir ancak bunun bilimselliği tartışmalıdır.
Psikanalitik bir yaklaşımla baktığınızda tanım gerçekçidir.
Tüm bağımlılıkları ilişki bağımlılığın türevleri olarak görürürsek, şu tuhaf sorular ortaya çıkar:
Bağlanma ve bağımlılık arasındaki fark nedir?
Madde bağımlılığı bir hastalık tanısı ise, bunun asıl nedeni olan “ilişki bağımlılığı” neden tanı grubunda değildir?
İlişki bağımlılığını hastalık olarak görmeyeceksek, bu, madde bağımlılığını da hastalık tanı grubundan çıkarmamız anlamına gelmez mi?