Aynı Hayatı Yeniden Yaşamak İster miydiniz?
Bir an için, ofisimde olduğunuzu ve bir süredir seanslarıma katıldığınızı düşünün, yanımdaki koltukta oturuyorken şu soruyu sorduğumu düşünün
“yaşadığın hayatı yeniden yaşamak ister miydin?”
Geçmiş yaşantınızı hatırlayın, çocukluğunuzu, ilkokul, lise, üniversite…
Aileniz, akrabalarınız, kız yada erkek arkadaşlarınız, aşklarınız, işiniz, çocuklarınız, vesselam her şeyi, yaşadığınız her şeyi gözden geçirin…
“Yaşadığın hayatı yeniden yaşamak ister miydin?”
Kimse bu soruya “evet” demez/diyemez.
Hiç kimse yaşadığı hayatı yeniden yaşamak istemez.
Peki, diğer soru
“Başka bir hayat yaşamak ister miydin?”
Bu soruya bir çok kişi “evet” cevabı verecektir.
Neden “evet” diyorsunuz?
Neden “yeni” bir yaşamla “yeniden” yaşamak istersiniz, ne değişirdi?
Samimiyetle” sorgulanıp, her karesi kişi tarafından hissedilip yaşanılan bir sürece dönüştüğünde, başka bir hayatı da yaşamak istemez kişi.
Yaşam bir tecrübedir ve hiç kimse aynı tecrübeyi “iki” kez yaşamak istemez.
Aşık olup ayrıldığınız ve canınızın yandığı bir ilişkiyi “yeniden” yaşamak ister miydiniz?
Kendi hayatınızı, günahlarınızı, bencilliklerinizi, yalanlarınızı, kendinizde eksik gördüğünüz tüm duygularınızı fark ettiğinizde şunu düşünürsünüz:
“Başka bir yaşamla varolmak demek; yaşamı yine elimden kaçırdığım, ölümü ve yaşamı aynı anda yadsıyıp kendimi uyuttuğum bir “uyuşmayla” yaşamak demek.”
Her yaşam yaşamı tecrübe etmiştir ve yeniden varolma gereksinimi duymaz. Duyuyorsa bu yaşanılan hayatın ne kadar eksik, berbat, kötü, yalnız, acı, yoksul, donuk olmasıyla ilişkili değil kişinin bu yaşantıları gözden geçirip “yaşamını” anlamaması nedeniyledir…