ANILARI SİLMEK YA DA UNUTMAK
Netflix’sin 2018 yapımlarından olan ve Game of Thrones yaratıcısı George Martininin romanından uyarlanan “Nightflyers” dizisinin işlediği konulardan biri
acı veren anıların silinmesi üzerine…
Profesör Cem Say’ın “yapay zeka”yla ilgili söylediği gibi,
muhtemel ki “anıların silinebilmesi” de bir gün mümkün olacak ve belki de insan hayatındaki en önemli sorun alanlarından birisi olacak, bugünden bakınca imkansız gibi görünse de..
***
İnsanlar psikoterapistlere acılarından kurtulmak için giderler,
Psikotoroplara da acılarından kurtulmak için başvururlar.
Öyle değil mi yoksa?
Acı veren anılarınızın acısından kurtulmak için,
ne psikoterapiye ne de psikotoroplara ihtiyaç kalmasaydı,
bir terapi yöntemiyle ya da mekanik bir işlemle kurtulabilseydiniz acı veren anılarınızdan,
bunu istemez miydiniz?
Muhtemelen bu öyle bir yöntem olurdu ki salt acıyı değil, onu hatırlatan her şeyi ortadan kaldırdığı için hiçbir iz bırakmazdı zihninde..
Travma böyle bir şeydir çünkü!..
Acıdan kurtulmak isteyen zihin,
acı veren “anıyı” da bloke eder, kapatır.
Anıyı hatırlayamazsın ya da çarpıtılmış şekilde algılarsın.
Bu da acının zihin tarafından yoksayılmasını sağlar.
Işte, bilinçlatımızın, savunma düzeneklerimizin kendiliğinden yaptığı bu eylemi bilinçli olarak biz yapabilsek,
buna imkanımız olsa,
yapmak ister miydik, bunu soruyorum?
Acı veren bir aşkın ızdırabından kurtulmak için başvursak örneğin, ister miydik bunu?
Kuşkusuz acı veren anıları silerken tanıdığımız kişiyle ilgili tüm anıları da silmek durumunda olsak, onunla hiç tanışmamış gibi olsak, bunu ister miydik?
Acı veren bir kaybın huzursuzluğundan kurtulma imkanımız olsa, annemizin,
babamızın,
çocuğumuzun,
eşimizin ya da acı veren başkaca bir kaybın zorlanmasından kurtulma imkanımız olsa,
ancak bunun için kural, “ona dair tüm anıların silinmesi” olsa ne yapardık?
***
Yaşamı hissedebilmek için duygularımıza ihtiyaç duyuyoruz.
Hissetmeye ihtiyaç duyuyoruz.
Yaşadığımızı bazen bir öfke nöbetinde hissediyoruz,
Bazen bir coşku,
Bazen bir endişe anında hissediyoruz.
Hiçbir şey bulamadığımızda hissetmek için göğsümüzdeki sıkıntı kendini gösteriyor.
Bu da yoksa bedenimizde hissetmek istiyoruz varlığımızı.
Fiziksel bir zorlanma,
Haz veren bir yiyecek.
Ve hatta “acı” yemek mesela!..
***
Acıdan kaçınsak da bir yanımız acıya bağlı gibi.
“Acıdan kurtulmak için acı veren anılarını silmek ister miydin” sorusuna hayır demeyenlerimizin içinde beliren o kuşkuyu duymadan “evet” diyebilen var mıdır,
bilmiyorum..
Psikoterapistlerden, psikotoroplardan beklediğimiz ne o zaman?
“Anılarım yerinde dursun ama ben acı çekmeyeyim” mi?
Anılarım dursun ama ben acı çekmeyeyim!..
Ne demek bu?
Unutmak da anının silinmesi değil mi?
***
Psikoterapi, anılar yerinde dururken acıyı azaltır.
Çünkü, acı dediğimiz duygu;
suçluluk,
pişmanlık,
öfke,
varlığına ihtiyaç duyma gibi duygularla kendini hissettirir.
Biz bu duyguların yarattığı rahatsızlığı acı olarak tanımlarız…
Psikoterapi anıların içindeki rahatsız edici duygularımızın ortadan kalkmasını sağlar, geriye salt anı kalır…
Son soru;
Bizim açımızdan,
acısından kurtulunmuş bir anının hafımızda yer almasıyla acı veren anının unutulmuş ya da silinmiş olması arasında bir fark var mı?