COVERT NARSİZM

“Narsizm” ve “Narsist” kavramının başına gelenler, güncel psikoloji dilinin nasıl “popüler kültür”e dönüştüğünü gösteren önemli bir aynadır. Çünkü bugün “narsist” kelimesi “bencil” , “bencillik”kavramının başına gelenleri yaşıyor. Narsizm ve narsist kelimeleri bir davranışı tanımlamak ya da bir kişilik örgütlenmesini tarif etmekten ziyade bir duyguya, bir öfkeye, bir kırgınlığa verilen isim haline geldi.
Kavram popülerleşti anlamı genişledi. “Narsizm” bugün klinik bir terim olmaktan uzaklaşarak geniş ve bulanık bir halk dili kavramına dönüşmüş durumda.
İnsanlar “narsizmi” bir gerekçe üretme aracı olarak kullanıyor. Çoğu zaman kişi bir davranışı açıklamak için değil, kendi pozisyonunu güçlendirmek, “haklılığına psikolojik bir kılıf” bulmak için bu kelimeye başvuruyor.
Burada kelime, aslında kişinin kendi kırılganlığından yükselen bir öyküyü tamamlayan bir malzeme oluyor. Kişi çoğu zaman kendindeki süreçlere bakmak yerine, karşı tarafı patolojik bir yere koyarak ilişkideki duygusal yükü hafifletmeye çalışıyor.
Aslında farkında olmadan karşı tarafı suçladığı şeyi yapıyor: narsistik savunma yapıyor!
Psikolojik terimler kişisel hikâyelerin içine karıştıkça anlamları kayıyor. Popüler psikoloji, insanlara duygularını anlamak için kelimeler veriyor, ama aynı zamanda bu kelimeler “yanlış anlama” ve “etiketleme” kolaylığı da getiriyor.
“Narsist” kelimesi bugün:
- Olgunlaşmamış benlik sınırlarını,
- Bağlanma kırılmalarını,
- İncinmiş bir egoyu,
- Reddedilme korkusunu,
- İlişkisel travmaları,
- Değersizlik hissini
ifade etmek için de kullanılıyor. Halbuki bunların çoğu narsisistik kişilik örgütlenmesiyle birebir aynı şey değil, ama halk dili hepsini tek kelimede topluyor.
***
Narsizm ya da narsist denince tek bir kişilik tipi akla gelir. Genelde “grandiyöz narsizm”in kişilik özelliklerine atıf yapılır. Oysa bu yanılgıdır. Narsizmin çok daha geniş alanını “covert narsizm” oluşturur. Bu türü dışarıdan fark edilmez, yıkıcı etkisi çok daha yaygın ve kişiseldir.
Grandiyöz Narsizm klasik olarak hemen hepimizin bildiği “narsizm”dir.
Belirgin özellikleri:
- Aşırı özgüvenli görünür, dikkat çekmeyi sever.
- Başkalarına üstünlük taslar, başarı ve güç temalarıyla ilgilenir.
- Eleştiriye tahammülsüzdür, bunu genellikle öfke veya küçümsemeyle gösterir.
- Empati kapasitesi düşüktür, başkalarını kendi uzantısı gibi görür.
- Kendisini önemli, özel, “seçilmiş” hisseder.
Benim bu yazıya konu etmek istediğim ise Covert Narsizm…
Covert (Örtük) Narsizm
Bana dair…
Birine ihtiyaç duymak, borç almak, talepte bulunmak her zaman ciddi stres yaratmıştır ve hayatım boyunca bundan hep kaçınmışımdır.
Hastalandığımda kimseyi aramam, önemli bir hastalığım olsa kimseye söylemeden tedavi olmaya çalışırım. İnsanların gelip geçmiş olsun demelerinden rahatsız olurum, kendimi zayıf hissettirir.
Kendimi kötü hissettiğim bir anda ailemden ya da aile dışından hiç kimseye “seninle konuşmaya ihtiyacım var” demedim, bugün de diyebileceğimi sanmıyorum. Acımı çeker, normale döner sonra paylaşırım insanlarla kendimi. Grup terapilerde bile acı çektiğim anıları ya paylaşmam ya da grup üyelerinin yüzüne bakmadan anlatırım kendimi.
Flört seçimlerim, hep kontrol edebileceğimi düşündüğüm ilişkiler oldu, bundan hep yakındım ama bu tercihimden de vazgeçmedim.
Ölürken yalnız olmak istiyorum. Mümkünse insanların olmadığı bir yerde kendi başıma ölmek istiyorum….
Neden böyleyim?
***
Covert Narsizm…
Bu tip daha içe dönük bir yapıdadır; kibirli görünmez ama iç dünyasında aynı ölçüde onaylanma ihtiyacı vardır.
Belirgin özellikleri:
- Dışarıdan alçakgönüllü, hassas, kırılgan görünebilir.
- Sık sık değersizlik, utanç, yetersizlik hisseder.
- Başkaları tarafından fark edilmemekten, dışlanmaktan çok etkilenir.
- Eleştiriye karşı duyarlıdır ama öfkeyle değil, içe kapanma ya da pasif-agresif tepkilerle yanıt verir.
- Onay ve sevgi bekler, ancak bunu doğrudan dile getirmez.
- Küçük düşürüldüğünü hissettiğinde içe çekilir, pasif direniş gösterir veya kendine acıma eğilimi geliştirir.
Açık ve örtük narsizmin ortak özellikleri:
Her iki formda da temelde:
- Benlik değeri dış onaya bağlıdır.
- Utanç ve değersizlik duyguları bastırılmıştır.
- Gerçek empati sınırlıdır, çünkü odak yine “ben nasıl görünüyorum?” üzerindedir.
***
Covert Narsisist, ayrılık durumunda “benden iyisini buldu” ve “benim yüzümden oldu” düşüncelerine saplanır. Bu düşünceler narsisistik eğilimleri ya da narsistik yaralanmanın nasıl işlediğini çok iyi anlatır.
“Benden daha iyisini buldu”:
Bu düşünce, benlik değerinin dış onaya bağımlı olduğunu gösterir.
Burada kişi şunu hisseder:
“Ben yeterince iyi olsaydım, beni bırakmazdı.”
Bu, covert (örtük) narsistik eğilimin tipik bir yansımasıdır.
Kişi, değersizlik ve yetersizlik hislerini doğrudan kabul edemediği için onları “öteki”nin davranışına bağlar.
Yani: “Aldatıldıysam, demek ki ben yetersizim.”
Bu, narsistik kişiliğin utanç temelli benlik kırılganlığının dışa yansımasıdır.
Kendini aşağılayarak aslında kontrolü yeniden ele alma çabası söz konusudur:
“Sorun bende, o yüzden değişirsem bu bir daha olmaz.”
Bu, paradoksal biçimde narsistik zihnin kontrol ve anlam üretme mekanizmasıdır.
“Benim yüzümden oldu”:
Bu düşünce ise benzer biçimde bir büyüklük fantezisi taşır ama tersinden işler.
Kişi, karşısındakinin davranışını bile kendi etkisinin sonucu olarak görür:
“O benim yüzümden yaptı, ben onu bu hale getirdim.”
Bu, açık narsistik eğilimin ters kutupta ortaya çıkan, “her şeyin nedeni benim” şeklindeki egosantrik(merkezilik) yanılsamasıdır.
Yani kişi acı çekiyor olsa da, olayın merkezinde olma ihtiyacını bırakmaz!
Kontrol duygusu yine korunur, sadece biçimi değişmiştir.
Bu da narsistik savunmaların (narisistik savunma, kişinin acı verici duruma karşı geliştirdiği savunma mekanizmasıdır) en güçlü olanlarından biridir:
Kişi, edilgen görünür ama aslında hâlâ her şeyin merkezine kendisini konumlandırmaktadır.
Dolayısıyla:
Bu iki düşünce de aslında narsistik savunmanın iki yüzüdür:
- İlki kırılganlık ve değersizlik (örtük, covert narsizm),
- İkincisi merkezilik ve kontrol (açık, grandiyöz narsizm) üzerinden işler.
Ama bu, bu kişilerde illa ki narsistik kişilik bozukluğu olduğu anlamına gelmez.
Bu tür düşünceler, narsistik yaralanma anlarında hemen herkesin zihninden geçer.
Çünkü aldatılma, bir insanın benlik bütünlüğüne ve kendilik değerine en güçlü saldırılardan biridir. Narsistik savunmaların refleks olarak devreye girmesinin nedeni bu dur. Kişi bu saldırıdan kendini bu savunmayla korumaya çalışır.
“Bu düşünce benim hangi acımı, hangi değersizlik ya da kontrol ihtiyacımı karşılıyor?” sorusunu sormak ve bunun üzerinde çalışmak, kişinin bu eğilimi çözümlemesini sağlar.
Yani mesele narsistik eğilimden ziyade, hangi duygusal yarayı bu düşünceyle savunmaya çalıştığımızdır.
***
Örtülü narsizm bir “kişilik bozukluğu etiketi” meselesi değildir;
kişinin yaşam enerjisini, ilişkilerini, duygulanımını ve benlik deneyimini sabote eden bir örüntüdür.
Çözülmediğinde kişi:
- Hep yanlış kişilere yönelir,
- Hep aynı kırgınlıkları yaşar,
- Hak edememe/eksik olma duygusundan çıkamaz,
- Derin bağları sürdüremez,
- Hayatını domine eden temel duygu “utanç”tır.
Covert Narsizmin 8 Temel Sorunu
1. Bitmeyen onay arayışı
Kişi dışarıdan sakin, kırılgan veya mütevazı görünse de içeride sürekli:
- “Ben yeterli miyim?”
- “Benden daha iyileri var.”
- “Birisi beni beğenmezse yıkılırım.”
diye düşünen bir kırılgan benlik algılaması taşır. Bu da kişinin kararlarını, ilişkilerini, hatta kariyer seçimlerini bozar.
2. Utanç merkezli kimlik
Örtülü narsizmde kişi kendisini: kolay incinen, yetersiz, eksik, her an reddedilebilecek biri olarak hisseder. Bu sürekli savunma halinde yaşamasına sebep olur.
Yaşam döngüsü “kim olduğuyla değil; nasıl göründüğüyle” ilgilidir.
3. İlişkilerde kaçınma – ama aynı anda yakınlık beklentisi
Kişi yakın ilişki ister ama yakınlık oluştuğunda huzursuz olur. Yakınlık görünür olmak demektir, görünür olmak eleştirilebilmek demektir, eleştirilebilmek çökmek demektir.
Sonuç: Bağlanmak ister ama bağlanınca kaçar. Bu da hem kişiyi hem karşısındakileri yıpratır.
4. Pasif-agresyon ve çöküntü döngüleri
Örtülü narsizmde öfke dışa değil çoğunlukla içe döner: Kırılır ama söylemez. Rahatsız olur ama pasif-agresif davranır. İçten içe öfkelenir ama utandığı için bastırır.
Bu da ilişkilerinde yanlış anlaşılmalara, sessiz küslüklere, duygusal uzaklaşmalara neden olur.
5. Eleştiriyi kaldıramama (ama bunu gizleyerek yapma)
Kişi eleştirildiğinde: içine kapanır, değersiz hisseder, günlerce düşünür, kendine kızar, karşıdakine küser ama yüzeyde “tamam sorun yok” der. Bu, iş hayatında ve ilişkilerde görünmez bir sabote edici davranış olarak ortaya çıkar.
6. Kıskançlık – karşılaştırma
Örtülü narsizmde kişi sürekli başkalarıyla kendini kıyaslar. Bu kıyaslamalar zaman zaman iyi hissettirse de yetersiz hissettirir. Derin bir iç sıkışma yaratır. Kıskançlık, utançla birlikte işlediğinde kişi kendini daha çok suçlar.
7. Gerçek benliğe ulaşamama
Örtülü narsizmde kişi gerçek isteklerini, gerçek duygularını, gerçek öfkesini, gerçek hayal kırıklıklarını; gizleyerek yaşar. Böyle olunca yaşam “bir rol oynama” arenasına dönüşür. Bu da varoluşsal bir boşluk yaratır.
8. Derin yalnızlık
Covert Narsizmin en acı sonucu, kişinin kendini ilişkide bile yalnız hissetmesidir. Narsistin kaderi, YALNIZLIKTIR.
Kendisini göstermediği için (kaldı kendini kendine bile göstermez), karşıdaki de “gerçek kişiyi” tanıyamaz.
Bu durumda şöyle düşünür:
“Gerçek beni görse sevmez, istemez!”
Sonuç:
Covert Narsizm; çocukluk yaralarının, ihmalin, aşırı eleştirilen bir benliğin, sevgiyi koşullu alan bir çocukluk öyküsünün doğal sonucudur. Süregelen “narsistik savunmalar” kişinin çocukluktan çıkamadığının açık göstergesidir. Kuşkusuz değiştirilemez kader değildir, rehabilite edilebilir…