KURTULUŞ MÜMKÜN MÜ?
KİŞİSEL BİR YAZI…
Güneşlenirken başladı anxiety belirtileri…
Yıllardır yoktu.
Derin derin nefes almaya başladım.
Eskiden olduğu gibi çarpıntı, sık nefes alma, uyuşma, ağlama hissi yoktu.
İçimde bir dalgalanma, derin nefes alma ihtiyacı vardı, aldığım nefes yetmiyordu!..
Kısa bir süre geçip, geri geliyordu…
Zihnimde salı günü satın alacağım evle ilgili beni huzursuz eden düşünceler vardı.
Dövizi bozdur, çanta dolusu parayla ortada dolaş, parayı bankaya yatır, ya kabul etmezlerse, süreç içinde bir aksilik olur mu vs.
Satın alma sürecinin beni kaygılandırdığını görüyordum, çünkü zihnimde hep bu düşünceler vardı.
Geçen pazar şezlongda uzanırken başlayan anxxiety’nin nedeninin bu olduğunu düşünüyordum:
Satış süreci kaygıları.
Öyle olmadı!
Dün yani Salı günü tapu işi bitti.
Ancak anxiety geçmedi!
Aksine daha da belirgin hale geldi.
İçimde garip bir pişmanlık hissediyordum.
Zihnimde ilk beliren rahatsızlık, eve çok para verdiğimi düşünmüş olmamdı.
Pahalıya aldığımı düşünüyordum.
Ancak, düşüncemin gerçekliği eksikti:
Üç ay içinde pek çok ev bakmıştım.
Beğendiğim ve fiyatı en uygun olan ev bu evdi.
Yani evler zaten çok pahalıydı, daha az ödeyerek alabileceğim bir ev yoktu.
Pahalılık düşüncem döviz bazında evin pahalı olduğunu düşünmemdi.
Seçimden sonra dövizin ve gayrimenkulün gerçek fiyatını bulacağını/göreceğini düşünüyordum.
Ama eve ihtiyacım vardı ve o kadar bekleyecek zamanım yoktu.
***
Bu düşüncelerime rağmen, anxiety geçmedi.
Bu sabah da içimde dalgalanma vardı, derin nefes alma ihtiyacı duyuyordum.
Satış süreci kaygılandırıyor olsaydı o süreci geçmiştim, bitmesi gerekirdi.
Pahalı olduğu düşüncemse onu fark ettiğimde azalması gerekirdi, ama duygu değişmedi.
Bir gariplik olduğunu,
başka bir sorunum olduğunu düşünmeye başladığımda yakaladım kendimi!
***
Elimdeki paranın büyük kısmını bu eve yatırmıştım.
Bu evi alarak artık bir seçeneğimin kalmadığını düşünüyordum.
Yarın başka bir ev, arsa satın almak istesem bunu yapamayacaktım.
Bu evi alarak elimi kolumu bağlamıştım!
İçimi dalgalandıran, işte bu “köşeye sıkışmışlık” haliydi.
Evi satın almayı “köşeye sıkışmışlık”, tek seçeneğe kendimi hapsetmek olarak görmem tuhaftı.
Çünkü,
benim için zor olan hep “almak” olmuştur, “satmak” değil.
İstediğim zaman bu evi satar, başka bir şey almak istersem, alırdım.
Camilideki evimi satışa çıkardım ve iki haftada sattım.
Sapanca’daki evimi bir hafta içinde sattım.
Annemin iki tarlasını 2 haftada satmıştım.
Kullandığım arabaları motorumu satmam bir günümü almadı.
Geçmiş yaşam öyküm, “bir şeyden mutsuzsam ya da vazgeçmişsem bırakırım” mottosunun özetiyken,
bu sıkışmışlığım tuhaftı.
Ayrıca,
Evi almayı düşündüğümden bu yana site içinde olan evin kendine ait bir kapısı olması için düşünüp duruyordum.
Acaba site duvarını kırıp, eve bir kapı açtırabilir miyim?!
Bu düşüncenin içine saplanmam, hissettiğim sıkışmışlığın başka bir yansımasıydı.
2 gündür seanslarda yaşadığım sıkışma, Pazar günü güneşlenirken yaşadığım sıkışmayla aynıydı.
Güneşlenirken kendime bir süre koymuştum,
o zamana kadar kalkmayacaktım.
O sınırı koyduğum andan itibaren içim dalgalanmaya başladı.
2 gündür seanslarda da aynı dalgalanmayı hissediyorum, çünkü orada da ucu başı belli, belirlenmiş bir zaman dilimi vardı.
Sıkışmışlık hissini çağrıştıran her şey içimi dalgalandırıyordu!
***
Sonra hatırladım!..
Başlangıçta aradığım ev sıradan bir daireydi.
Elimdeki paraya uygun bir daire alıp geçecektim.
Haziran ayında Sapanca’daki evimi satıp daha iyi bir ev almaya karar verdiğimde kendime şunu söyledim
“Alacağım ev yaşlanıp öleceğim ev olmalı!”
Ev ararken kafamda hep bu düşünce vardı.
Ben bu evde yaşlanmak ister miyim?
Satın aldığım ev bu duyguma en yakın evdi, bu yüzden onu tercih ettim.
“ben bu evde yaşlanmak ister miyim?”
“alacağım ev içinde yaşlanıp, öleceğim bir ev olmalı!”
Ne demek ki bu cümleler?
İnsan neden böyle bir arayışa girer?
Evi almak için pek çok farklı motivasyonunuz olabilir;
Konforu, lüksü, ekonomik oluşu vs.
İçinde yaşlanmayı, ölmeyi istemek gibi bir kriter ne demek?
***
Meselenin evle ilgili olmadığı, evin ucuz ya da pahalı olmasıyla ilgili olmadığı ortada.
Bağlanma korkumun ortaya çıktığı nevrotik bir süreç yaşıyorum.
Hem bağlanmaya çalışıyordum (bir ara aksilik çıkmıştı karşı taraftan ve günlerce stres yaşamıştım vazgeçecekler mi diye) hem de bu gerçekleştireceğini düşündüğüm durumu sağladığımda sıkışıp kalmış hissediyordum.
“Kurtuluş planı” arıyorum kendime.
Bana huzur ve mutluluk getirecek bir kurtuluş planı.
Oysa hiç kimse ve hiçbir şey beni kurtaramaz!
Kendimi manüple ediyorum.
Ve sanırım uzunca bir süredir!..