HANGİ BAĞLANMA SORUNU?

BAĞLANMA SORUNU VE ÇEŞİTLERİ
Teorik olarak şu açık ki hepimizin bağlanma sorunu var.. anneyle kurulan ilişki her nasıl olursa olsun bağ kurma davranışlarımızı patolojik olarak etkiliyor ve şekillendiriyor. Bu sorundan kaçınmamız mümkün değil… kişi bu yönü üstünden ne kadar duyarlı olur ve kendini geliştirirse bu sorunla o denli kolay başeder…
Bağlanma temelli çalışan uzmanlara göre tüm bağlanma sorunlarının temelini “güvenli bağlanmanın gelişmemiş olması” oluşturur. Bu düşünce, bireyin güvenli bağlanamamasının hem içsel dünyasında hem ilişkilerinde “ciddi sonuçlar” doğuracağını düşünür. Bu açıdan bağlanmalar “güvenli” ve “güvensiz” olarak ikiye ayrılır.
Bu yazıyı ilgilendiren güvensiz bağlanma davranışları ise bağlanma teorisyenleri tarafından kaçıngan, kaygılı ve kaygılı kaçıngan (düzensiz) bağlanmalar olarak sınıflandırılmıştır. Ben de kendi çalışmalarımdan yola çıkarak bu başlıkları daha da genişlettim. Bunlardan birine ya da bir kaçına mutlaka yakınsınızdır!..
1. Güvensiz Bağlananlar
Bu kişilerin temel güven duygusu yeterince gelişmemiştir. Sevileceklerine, terk edilmeyeceklerine, anlaşılıp kabul göreceklerine dair kalıcı bir inançları yoktur.
İlişkideki Davranışlar:
- Sürekli partnerin duygularını test etme eğiliminde olurlar.
- “Beni gerçekten seviyor musun?” gibi tekrar eden sorgulamaları vardır.
- Aşırı kıskançlık ya da ani geri çekilme davranışları yaygındır.
- Partnerin ilgisizliğini felaket gibi algılayıp dramatik tepkiler verebilirler.
Örneğin, partneri akşam mesaj atmayı unutunca “Beni artık istemiyorsun” diye kriz çıkarır ama kendisi ertesi gün soğuk ve mesafeli davranır.
2. Yetersiz Bağlananlar
Bu bireylerin “bağ kurma becerisi” gelişmemiştir. Yakınlık, duygusal derinlik ya hiç yaşanmamış ya da yüzeyde kalmıştır.
İlişkideki Davranışlar:
- Partneriyle duygusal bağ kurmakta zorlanır, yalnızken bile eksiklik hissetmezler.
- Genellikle yüzeysel ilişkiler tercih ederler.
- Partnerin duygusal beklentilerine tepki vermez, uzak dururlar.
Örneğin, partner “sana yakın hissetmiyorum” dediğinde, “abartıyorsun” der ve konuyu kapatırlar.
3. Çatışmacı Bağlananlar
Yakınlık kurulduğunda yoğun kaygı yaşarlar ama partner uzaklaştığında da terk edilme korkusu yaşarlar. İlişkilerde tekrar eden “çatışma” döngüleri vardır.
İlişkideki Davranışlar:
- Partnerle sürekli tartışma çıkarır ama ayrılmaktan da korkarlar.
- “Beni seviyorsan neden böyle davranıyorsun?” türü suçlamaları yaygındır.
- Aşkı test etme, cezalandırma ve ardından pişmanlık döngüsü yaşarlar.
Örneğin, partnerle yakınlaştığında “boğuluyorum” der, uzaklaşınca “beni terk ediyorsun” diye sızlanır.
4. Kaygılı Bağlananlar (Anksiyöz)
Bu bireyler sevgi ve onaya aşırı ihtiyaç duyarlar. Terk edilme korkuları yüksektir. Kendilik değeri büyük ölçüde partnerin ilgisine bağlıdır.
İlişkideki Davranışlar:
- Partnerin her davranışını gözler, sorgularlar (“geç yazdı, artık sevmiyor”).
- İlişkide simbiosis(bağımlılık, iç içelik) ister; ayrı geçirilen zamanlara dayanamazlar.
- Partnerin ruh hali değiştiğinde kendilerini suçlarlar.
Örneğin, partner birkaç saat mesaj atmadığında sürekli arayıp mesaj atar: “Bir şey mi oldu? Beni unuttun mu?”
5. Kaçıngan Bağlananlar
Yakınlıktan korkarlar. Bağ kurmayı zayıflık gibi algılarlar. Özellikle duygusal ifade konusunda ketlenmiş bir yapı söz konusudur.
İlişkideki Davranışlar:
- Partnerin duygusal taleplerinden rahatsız olurlar.
- Samimi anlarda uzaklaşır, yoğun duygular karşısında soğurlar.
- Fiziksel temas yerine zihinsel uzaklığı seçerler.
Örneğin, partner “Seni seviyorum” dediğinde cevapsız kalır veya konu değiştirirler. Yakınlık arttıkça ilişkiyi bitirme eğiliminde olurlar.
6. Kaygılı-Kaçıngan (Dezorganize, düzensiz) Bağlananlar
Hem yakınlığa özlem duyar hem de bundan korkarlar. Genellikle erken dönem travmaları olan, karmaşık bağlanma öykülerine sahip bireylerdir.
İlişkideki Davranışlar:
- Partnerine bazen aşırı bağlı, bazen uzak ve reddedici olabilirler.
- Sevgi karşısında öfke, ilgisizlik karşısında panik yaşarlar.
- Sıklıkla tutarsız davranışlar sergilerler.
Örneğin, partnerle geçirdiği romantik bir günün ertesinde ortadan kaybolur, sonra “beni terk etmenden korktum” derler.
7. Bağlanma Korkusu Yaşayanlar (Fobik Bağlanma)
Bağlanmanın getireceği sorumluluk, kırılganlık ve kayıplardan yoğun korku duyarlar. Bu kişilerde bağlanma arzusu bastırılmış ya da inkâr edilmiştir.
İlişkideki Davranışlar:
- Ciddi ilişkilerden kaçınır, hep “hazır değilim” derler.
- İlişki derinleşmeye başlayınca bahanelerle uzaklaşırlar.
- Sık partner değiştirme, flörtte kalma ya da “bağlanamama” davranışları görülür.
Örneğin, partneriyle güzel giden bir ilişkide, her şey daha ciddi hale geldiğinde “beni çok seviyorsun, bu beni korkutuyor” diyerek ilişkiyi bitirebilirler.
- Bağımlı Bağlananlar
Kendi başına yaşayamama, karar verememe ve sürekli onay ihtiyacı gibi özelliklerle karakterize edilir. Kişi, partneri olmadan eksik ve yetersiz hisseder; ayrılık fikri yoğun panik ve yıkım yaratır.
İlişkideki Davranışlar:
- Partnerini bir “kurtarıcı” gibi idealize eder, ona yapışır.
- Partnerin istek ve ihtiyaçlarına “kendi benliğini yok sayarak” uyum sağlar.
- Terk edilme korkusu nedeniyle ilişkideki tüm sınırları silikleştirir.
Örneğin, partneri mutsuz olmasın diye kendi isteklerinden tamamen vazgeçer, ayrılma ihtimali belirince fiziksel olarak titreme, ağlama, panik atak benzeri tepkiler gösterirler.
“O olmadan yaşayamam” cümlesi gerçek bir inanç haline gelir.
9. Sınırda Bağlanma
Bu bağlanma biçimi, özellikle borderline kişilik örüntüsüne sahip bireylerde görülür. Yakınlık kurma arzusu ile terk edilme korkusu arasında yoğun ve hızlı geçişler yaşarlar. Kişi hem sevgiye açtır hem de yakınlığın tetiklediği kaygı ve öfkeyle ilişkiyi sabote eder. Duygular uçlarda yaşanır; idealize etme ve değersizleştirme döngüseldir.
İlişkideki Davranışlar:
- Partneri bir anda hayatının merkezi yapar, sonra küçük bir tetikleyiciyle değersizleştirirler.
- Terk edilme korkusuyla yapışırlar ama fazla yakınlıktan da boğulmuş hissedip ilişkiyi iterler.
- Sürekli test ederler: “Gerçekten beni seviyor musun?”, “Benim için ne yaparsın?” gibi duygusal test davranışları gösterirler.
- Ani öfke patlamaları, ardından gelen yoğun suçluluk ve terk edilme korkusu döngüseldir.
Örneğin, partnerinin bir arkadaş toplantısına onu davet etmemesi üzerine “Beni önemsemiyorsun, seni bir daha görmek istemiyorum” diye ayrılır ama aynı gece ağlayarak arayıp “beni seviyorsan gitme” derler.
Bir yakınlaşma yaşandığında kısa süre sonra “Beni bu kadar çok sevmene inanamıyorum, bir gün terk edeceksin” diyerek ilişkiyi sabote edebilirler
- Sahte Güvenli Bağlanma
Bu kişiler dışarıdan güvenli ve bağımsız gibi görünür, ilişkilerde mesafeyi iyi ayarlıyor gibi davranır. Ancak derinlemesine bakıldığında duygusal mesafe bir savunmadır; genellikle çocuklukta yaşanan bağlanma kırılmaları veya travmalar “güvenliymiş gibi yapma”ya dönüşmüştür.
Özellikle terapide “güvenli gibi görünen ama aslında savunmacı” olan bu bireyler çoğu zaman gözden kaçar. Kaçıngan bağlanmadan farklıdır, çünkü kişi kendini gerçekten güvenli sanabilir.
Örneğin, “ben kimseye ihtiyaç duymam” derler ama yalnızlığa tahammülleri düşüktür, yüzeysel ilişkileri tercih ederler.
- Travmatik Bağlanma
Kişi, kendisine kötü davranan (duygusal/psikolojik şiddet uygulayan) partnere saplantılı şekilde bağlanır. Çocuklukta kötü muamele ile birlikte gelen “sevgi” algısı nedeniyle şiddetli bağlanma gerçekleşir. Çocuğun sevgi nesnesinden gördüğü şiddet sonrası ortaya çıkan suçlulukla ilişkinin tolere edilmesi neticesinde sıklıkla bu döngüye kayar.
Bu kişiler, ilişkide şiddet ya da ihmal olsa da “bensiz yapamaz” ya da “beni böyle seviyor” gibi travmatik bir iç sesi korurlar.
Örneğin, partneri tarafından sürekli aşağılanmasına rağmen, terk edememesini “Ona yardım etmezsem kim edecek?” mantığıyla açıklarlar.
- Fobik Bağlanma
Bu kişiler bağlanmayı bilinçli şekilde reddederler. Yakın ilişkiyi özgürlük kaybı, boğulma, kontrol edilme olarak algılar. Genellikle kaçınma savunması vardır ama bu kaçınma, bilinçli ve katı bir şekilde benimsenmiştir.
Kaçıngan bağlanmadan farkı, burada kişi davranışının farkındadır ve bunu bilinçli bir şekilde tercih ettiğini düşünür: “Ben bağlanmak istemem”, “Bağ kurmak zayıflıktır”, “Duygusal bağlar insanı yıpratır” derler…
- İdealize edici Bağlanma
Bu kişiler gerçek ilişkiden çok, zihinlerinde kurdukları idealize edilmiş partner figürüne bağlanmışlardır. Gerçek kişiye değil, onun hayaline tutunurlar. Bu bağ çoğu zaman karşılıksızdır.
Özellikle melankolik, narsistik veya romantik saplantılara yatkın bireylerde görülür.
Örneğin, aşık olduğu kişinin onu sevmediğini bile bile yıllarca onu bekleyip, başkalarıyla ilişki kurmazlar…
- Geçikmiş / Ertelenmiş Bağlanma
Bu kişiler ilişkiye uzun süre bağlanamazlar. Sevdiklerini geç anlarlar ya da kaybettikten sonra yoğun bir bağlanma duygusu yaşarlar. Çoğu zaman pişmanlık, geç kalmışlık hissi yaşarlar.
Özellikle yas, pişmanlık ve geçmiş ilişkiler üzerine düşünen danışanların terapi süreçlerinde çokça karşımıza çıkar.
“Onu çok sevdiğimi o gittikten sonra anladım” ya da “İçimde ona dair bir bağ yeni yeni oluştu” cümleleri bu kişiler için tipiktir.